
27 Kasım’da başlayan açlık grevi eylemi, Abdullah Öcalan’a özgürlük ve Kürt sorununa demokratik çözüm için yapılan kampanyaya destek olmak amacıyla gerçekleştirildi. Ancak 4 Nisan itibariyle tutsaklar, eylemlerini yeni bir aşamaya taşıdılar. Mahkemelere çıkmayarak, aile ve telefon görüşmelerine çıkmayan tutsaklar, Sincan Kadın Cezaevi’nden Mukaddes Kabak’ın mektubuna göre, devam eden eylemlerine dair bilgi verdi.
Kabak, Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmediğini ve 39 aydır kendisinden hiçbir haber alınamadığını vurguladı. Öcalan’a uygulanan ağır tecritin her geçen gün arttığını belirten Kabak, Öcalan’ın dünya ile bağlantısının kesilmek istendiğini ifade etti. Mektuplar verilmediği, telefon, aile ve avukat görüşlerinin engellendiğini söyleyen Kabak, amacın tecridi kırmak ve Öcalan’a uygulanan tecridin siyasi tutsaklar ve Kürt halkı üzerindeki etkilerini göstermek olduğunu belirtti.
Tecridin temel nedeninin Öcalan’ın fikirlerinin tüm ezilen halklar tarafından paylaşılmasına karşı olduğunu vurgulayan Kabak, bu koşullarda Öcalan’ın tutulmasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Aile ve telefon görüşmelerine çıkmayarak Öcalan’a destek verdiklerini belirten Kabak, bu zorluğa rağmen Öcalan’ın yıllardır aynı koşullarda tutulduğunu hatırlattı.
Kabak, Kürt halkına yönelik soykırım politikalarına karşı Öcalan’ın öncülüğünde direnişin devam ettiğini ve Öcalan’ın mücadelesine sahip çıkmanın önemli olduğunu ifade etti. Öcalan’ın ortaya koyduğu paradigmanın sadece Kürt sorununa değil, dünyadaki diğer krizlere de çözüm sunabileceğini belirten Kabak, barış ve devrimi savunmanın Öcalan’ı dinlemeyi gerektirdiğini söyledi.
Son olarak Kabak, halkın ve ailelerin birlik olması ve taleplerini dışarıya duyurması gerektiğini belirtti. Birlikte hareket ederek sonuca ve çözüme ulaşacaklarını vurgulayan Kabak, tüm halkları ve direnişleri selamladı ve birlik içinde mücadele etme çağrısı yaptı.