
Türkiye Komünist Partisi (TKP) 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla açıklama yayınladı.
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
Halklarımız 2025 yılı 1 Mayıs’ını ağır ekonomik ve siyasal kriz şartlarında karşılıyorlar. Ekonomik kriz kendini yaşamın tüm alanlarında enflasyon ve zamlar ile gösteriyor. Açlık ve yoksulluk had safhada. Asgari ücret olması gerekenin yarısı, emeklilik aylığı olması gerekenin dörtte biri oranında gerçek ihtiyacın çok gerisinde seyrediyor. Ülkedeki enflasyon oranı ile işçi ve emekçilerin maaş artışı orantısız. İthalata dayalı ekonomi sayesinde temel gıda maddeleri Batı Avrupa’nın emperyalist merkezlerinden yüzde yüz oranında daha pahalı. Saman ithal eden ülke et ve süt ürünleri fiyatlarında Avrupa şampiyonu. Sebze meyve fiyatları tarımda kullanılan gübre, yakıt ve elektrik ücretlerinin yüksekliğinden dolayı işçi ve emekçilerin bütçelerinin çok üzerinde satışa sunuluyor.
Ülkede devlet terörü ve baskı uygulamaları 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 faşist diktatörlük dönemlerini aratacak düzeydedir. Yasaklar, ifade özgürlüğünün engellenmesi ve keyfi gözaltı operasyonları, uzun tutukluluk süreleri, tiyatro tarzı mahkemeler günlük işleyiş haline gelmiş durumdadır. Yargı siyasal iktidarın kuklası olmuştur. Adaletsizlik kol geziyor.
Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat 2025 tarihli çağrı niteliğinde açıklamasının sadece Kürt halkının ulusal, demokratik ve siyasal sorunlarının çözümü için değil, Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından da anlamı önemlidir. Barış ve demokratik toplum inşası doğrultusunda atılacak adımlar ülkenin ekonomik ve siyasal sorunlarının çözülmesinin başlangıcı olabilecek niteliktedir. Kırk yılı aşkın süregelen savaş ülke ekonomisinin çöküşüne ve genç insan kaynaklarının yitirilmesine neden olmuştur. Bu kaynakların ekonomik ve sosyal alanlarda değerlendirilmesi toplumsal yaşamı rahatlatacaktır.
Barış ve Demokratik Toplum hedefi komünistler açısından savaşsız ve sömürüsüz sosyalist bir toplum mücadelesinde amaca giden yolda sınıf mücadelesini yükseltecek koşulların gelişmesi anlamına gelmektedir. Halk demokrasisi için mücadele ile sosyalizm için mücadele biri birini tamamlayan mücadelelerdir. Halk demokrasisi için mücadele devrime yaklaşma stratejisidir. Bunun ne kadar belirleyici önemde olduğunu bugün sınıf savaşımının içinde bulunduğu durum kanıtlamaktadır.
Taksim Meydanı 1 Mayıs Alanıdır. 1 Mayıs 1977 Katliamı nedeniyle bu olgu belirleyici önem kazanmıştır. 1 Mayıs Alanını tekrar zapt etmek sınıf mücadelesinin düzeyine bağlıdır. İşçi sınıfının grev ve direniş geleneğini tekrar geliştirmeden, gerekirse iktidarın işçi ve emekçi düşmanı uygulamalarını durdurmak için genel grev ve genel direniş geleneğini canlandırmadan 1 Mayıs’ın hangi alanda kutlandığı önem arz etmemektedir. Belirleyici olan 1 Mayıs’ta işçi sınıfının vereceği mesajdır. Bu nedenle mümkün olduğu kadar yığınsal 1 Mayıs mitinglerinde bu mesaj duyurulmalıdır. Amaç bu olmalıdır. Ülkenin her yerinde olduğu gibi İstanbul için de bu geçerlidir. Sınıf mücadelesinin genişletilip yükseltilmesi sonucu Taksim 1 Mayıs Alanı en yığınsal biçimiyle zapt edilecektir. Ülkenin içinde bulunduğu günümüz politik konjonktürü bunu gerektirmektedir.
Faşist iktidar CHP’ye yönelik benzeri görülmemiş bir saldırı politikası izlemektedir. Bunun nedeni Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ni baltalamak, toplumun dikkatini başka yöne çekmek ve tarihinde ilk defa vuku bulan CHP’nin Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne aktif katılımını engellemektir. CHP’nin Kent Uzlaşısı stratejisine karşı bir intikam saldırısı yürüterek CHP ile DEM Parti’nin her düzeyde ilişkisi baltalanmak istenmektedir. Buna karşı hep birlikte bugüne kadar Kürt illerinde ve İstanbul’da seçilmiş Belediyelere atanan tüm kayyumlara karşı mücadele daha da yükseltilmelidir. Abdullah Öcalan dahil tüm siyasi tutukluların serbest bırakılması için ses birleştirilmelidir. Bunun için yığınsal eylemlilikler geliştirilmelidir. 1 Mayıs bu amaç için bir kürsü olacaktır.
Baskı ve işgücü sömürüsünün had safhaya ulaştığı, yoksulluk ve açlık sınırının zorlandığı ekonomik koşullarda işçi sınıfı ve tüm emekçi halkların mücadelesi daha örgütlü, daha düzenli ve daha yığınsal niteliğe kavuşturulabilir. Ekonomik çöküşün bir nedeni iktidarın yanlış ekonomik politikaları ise, diğer nedeni ise savaşı sürdüren politik kararlarıdır. Dolayısıyla barış ve demokrasi belgisi altında güçlerimizi birleştirerek 1 Mayıs alanlarında iktidara gerekli mesajı vereceğiz. Savaşsız ve Sömürüsüz bir düzen hayal değil gerçektir. Bu bilinçle; Haydi 1 Mayıs alanlarına!
Zam, zulüm ve işkenceye karşı sesini yükselt!İşgücü sömürüsüne karşı örgütlen ve işyerlerinde direnişi örgütle!Kürt ulusal sorununun adil barışçıl ve demokratik çözümü için mücadele et!Seçilmiş Belediyelerde kayyumların kaldırılması için seferber ol!Tüm siyasi tutuklular serbest bırakılsın!Keyfi gözaltı ve tutuklamalara son!Yaşasın işçi sınıfı ve yoksul halkların birleşik mücadelesi!
Yaşasın Marksizm Leninizm!Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi!Yaşasın işçi sınıfının Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs!Türkiye Komünist PartisiMerkez Komitesi30 Nisan 2025