DAVRANIŞSAL EKONOMİDEKI ANOMALİLER
Davranışsal ekonominin öncülerinden ve Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Richard Thaler, küresel ekonomideki çarpıcı anomalilerin büyük veriden kaynaklandığını ifade ederek, “Bunları tespit etmek için henüz yapay zekaya ihtiyacımız yok” ifadesinde bulundu. Chicago Üniversitesi profesörü Thaler, insanların ekonomik karar alma süreçlerinde her zaman mantıklı davranmadığını kanıtlayan çalışmalarıyla tanınmaktadır. Yeni yayımlanan kitabı “The Winner’s Curse: Behavioral Economics Anomalies, Then And Now” (Kazananın Laneti: Davranışsal Ekonomi Anomalileri, Dün ve Bugün), klasik ekonomik teorilere zıt olan bulgularını tekrar gözden geçiriyor ve günümüzün önemli sorunlarının büyük veriden kaynaklandığını belirtiyor. “Değişim ancak mevcut sistemin izin verdiği kadar olur”
Küresel ekonomik tehdit unsurlarına dikkat çeken Thaler, iklim krizinin yanı sıra siyasi gelişmelerin de sorunlar yarattığını söyledi. “İklim krizi hala mevcut, küresel ekonomi için büyük bir tehdit ve şimdi yeni bir tehdit daha var; Trump. ABD müttefiklerine düşman gibi davranmaya başlarsa, bu gerçekten çok kötü olur” değerlendirmesinde bulundu. Gelir adaletsizliği konusundaki endişelerini dile getiren Thaler, “Diyelim ki elimizde zenginlerden alıp yoksullara verebileceğimiz bir vida var. Eğer o vidayı sonuna kadar çevirirsek, ekonomi teorisi der ki büyüme çöker, kimse çalışmak istemez ama dürüst olalım, şu anda o noktadan çok uzağız. Artık trilyonerlerimiz var” dedi. Bu benzetmeyle, yeniden dağıtım ihtiyacını ve siyasal sınırları özetleyen Thaler, “Soru şu; o vidayı ne kadar çevirebiliriz ve nasıl? Sorun şu ki en çok kaybedecek olanlar en güçlü olanlar. Eğer hala bir demokrasimiz varsa ki şu anda ABD’de bu tartışılıyor, değişim ancak mevcut sistemin izin verdiği kadar olur.”
DAHA GERÇEKÇİ MODELLER
Thaler, siyasetçilerin iktidara geldiklerinde değişimin sınırlarını anladıklarını belirterek, “New York’ta kendini sosyalist olarak tanımlayan bir belediye başkanı seçtik ama yakında o da anlayacak ki o vidayı gerçekten çeviremeyecek. Belki otobüsleri ücretsiz yapabilir ama hepsi bu.” ifadelerini kullandı. Toplantının ardından Thaler, AA muhabirinin sorularını yanıtladı. Ekonomik yaptırımların Orta Doğu ve Ukrayna’daki savaşı bitirmede ne kadar etkili olabileceği sorusuna Thaler, şu yanıtı verdi: “Bu sorunun aynısı geçenlerde bir araştırma anketinde bana soruldu ve açıkçası ampirik bir soru. Makroekonomi yapmak zordur dolayısıyla elimizde bunu anlamamızı sağlayacak kadar veri noktası yok. Örneğin petrol üzerindeki yaptırımların ne kadarının gerçekten delindiğini bilmek de çok zor. Bu konuda uzman biri değilim.”
BÜYÜK VERİDE SAKLI ANOMALİLER
Thaler, klasik ekonominin “insanlar rasyoneldir” varsayımının yerini daha gerçekçi modellere bırakmaya başladığını belirterek, “Küresel ekonomide en dikkat çekici anomaliler büyük veriden kaynaklanıyor. Bunları tespit etmek için henüz yapay zekaya ihtiyacımız yok. Ancak kitabın sonunda bence bir sonraki büyük sınır şu; insanların maksimuma çıkarmaya çalıştığı modelleri kullanmaya devam ediyorsak, bunun problemin ne kadar zor olduğuna göre nitelendirilmesi gerekiyor. Çünkü çok zor problemler için ‘maksimizasyon’ kötü bir modeldir, kolay bir problem içinse basittir. Bu nedenle kitabın sonunda sorduğumuz soru şu; ‘Bir problemin ne kadar zor olduğunu ölçebileceğimiz bir ölçüt oluşturabilir miyiz?’ Ancak bunun kendisi de büyük bir problem. Şu anda ilginç araştırmaların çoğu bu konuda yapılıyor.”
DAVRANIŞSAL EKONOMİNİN GÜCÜ
Davranışsal ekonominin akademide önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayan Thaler, “Bugün ekonomi dünyasında davranışsal ekonomi çok güçlü. Her büyük ekonomi bölümü ve işletme okulunda davranışsal ekonomistler var. Alan gayet iyi durumda” dedi. Ancak ders kitaplarının hala eski yaklaşımları koruduğuna dikkat çeken Thaler, ekonominin “maksimizasyon yapan insanlar” bilimi olarak tanıtıldığını belirterek, psikoloji, antropoloji veya sosyolojiden ayırt edici yönünü koruduğunu vurguladı. Thaler, davranışsal politikaların uygulamada genellikle sınırlı kaldığını, hükümetlerin sadece mesaj göndererek “dürtme” yaptığı ve asıl etkili yöntemin seçim mimarisini değiştirmek olduğunu belirtti. “İngiltere’deki Nudge Unit, genellikle seçim ortamını değiştiremiyor. Sadece mesaj gönderebiliyorlar ve biliyorsunuz, artık kimse o mesajları okumuyor.” diyerek daha fazla “seçim mimarisi” müdahalesinden yana olduğunu ifade etti.
KISA VADELİ YATIRIM EĞİLİMİ
Thaler, kısa vadeli yatırım davranışlarının tehlikelerine de dikkat çekerek, “Online yatırım platformları insanları kısa vadeli düşünmeye zorluyor. Warren Buffett uzun vadeli yatırımın simgesiydi, ama insanlar şimdi haftalık opsiyonlara yatırım yapıyor. Bu doğru olamaz” değerlendirmesinde bulundu. Ayrıca, Thaler’e Nobel kazandıran “nudge (dürtme)” kavramı, bireylerin emeklilik tasarrufu yapma, organ bağışında bulunma ve vergilerini zamanında ödeme gibi kamu politikalarında sıkça kullanılmaktadır.