Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Uluslararası İşbirliği Platformu tarafından bu yıl “Küresel Zorluklar: Yeni Gerçeklere Uyum” temasıyla gerçekleştirilen 16. Boğaziçi Zirvesi’nde önemli açıklamalarda bulundu. Küresel ekonomik belirsizliklerin devam ettiğini vurgulayan Şimşek, “Belirsizlik geçmişe kıyasla azalsa da hâlâ yüksek. Küresel borçluluk, yaşlanan nüfus, iklim değişikliği ve bölgesel çatışmalar büyüme beklentilerini zayıflatıyor.” dedi.
BELİRSİZLİK AZALIYOR, ENFLASYON DÜŞÜYOR
Ekonomi programlarının üç aşamadan oluştuğunu belirten Şimşek, bu aşamaların sırasıyla istikrar, dengelenme ve yapısal dönüşüm ile dezenflasyon dönemi olduğunu ifade etti. Şu an ikinci aşamanın sonlarında bulunduklarını belirten Şimşek, gelecek yılın her iki yönüyle belirleyici olacağını dile getirdi. Enflasyonun yüzde 65’ten yüzde 32’ye gerilediğini söyleyen Şimşek, “Önümüzdeki üç yılın da dezenflasyonu destekleyeceğini ve tek haneli seviyelere dönüşün mümkün olduğunu düşünüyoruz.” şeklinde konuştu.
DÜŞÜK BÜYÜME YENİ NORMAL
Son yıllarda küresel büyüme oranının yüzde 3 civarında sıkıştığını hatırlatan Şimşek, krizin öncesinde bu oranın yüzde 4,5-5 olduğunu belirtti. “Düşük büyüme artık yeni normal haline geldi.” diyen Şimşek, Türkiye’nin son 22 yılda ortalama yüzde 5,5 büyüme gerçekleştirdiğini vurguladı. Türkiye’nin gelişmekte olan ülkeler açısından Çin ve Hindistan dışında oldukça ilerde olduğunu belirtti.
İÇ TALEP VE HİZMET İHRACATI ARTARAK DEVAM EDİYOR
Türkiye’nin güçlü iç talebi ve hizmet ihracatındaki artışla dikkat çektiğini ifade eden Şimşek, bu yıl hizmet ihracatının 65 milyar dolar fazla vermesinin beklendiğini açıkladı. Artan korumacılığa rağmen Türkiye’nin 54 ülkeyle serbest ticaret anlaşmasına sahip olduğunu hatırlatarak, “Yakın ve dost ülkeler toplam ihracatın yüzde 80’inden fazlasını oluşturuyor. Bu nedenle ticaretin parçalanmasına karşı çözüm olarak bölgesel entegrasyona odaklanıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
AVRUPA İLE KESİNTİSİZ ULAŞIM
Şimşek, Türkiye’nin stratejik ulaşım koridorları ile Irak’taki FAV Limanı’ndan Londra’ya uzanacak olan Kalkınma Yolu Projesi aracılığıyla Avrupa’ya kesintisiz erişim sağlanacağını belirtti. Ayrıca Birleşik Krallık ve AB ile yapılan ticaret anlaşmalarını tarım, kamu alımları ve hizmet sektörünü kapsayacak şekilde genişletmek amacıyla çalışmalara devam ettiklerini aktardı.
ALTYAPI YATIRIMLARINA ÖNCELİK
Türkiye’nin borçluluk oranının yüzde 89 seviyesinde olduğunu ifade eden Şimşek, bunun dünya ortalamasının oldukça altında olduğunu belirtti. “Bu mali alan, küresel şoklarla mücadelede büyük avantaj sağlıyor.” diyen Şimşek, altyapı ve sanayi bağlantılarını güçlendiren yatırımlara öncelik vereceklerini ifade etti. “Tüm organize sanayi bölgelerini limanlara demir yollarıyla bağlıyoruz; bu hem rekabet gücümüzü artıracak hem karbon ayak izimizi azaltacak.” açıklamasında bulundu.
SAVUNMA SANAYİSİ GELİŞİYOR
Şimşek, Türkiye’nin savunma sanayisinde 1.400’den fazla aktif projenin bulunduğunu ve ihracatın hızla büyüdüğünü belirtti. “Savunma sanayisi ihracatımız yıllık 8 milyar doları aştı; küresel ölçekte 11. sıradayız. Bu yıl alınan yeni siparişlerin toplamı 12 milyar doların üzerinde.” dedi. Ayrıca geçmişte karşılaşılan ambargolara da dikkat çekerek, “Bu süreçte güçlü bir savunma sanayisi altyapısı oluşturduk.” şeklinde konuştu.
CARİ AÇIK AZALIYOR
Cari açığın ve dış finansman ihtiyacının hızla düştüğünü belirten Şimşek, “Altın hariç cari açık ciddi oranda azaldı, Türk lirasına yönelik endişeler temelsiz hale geldi.” değerlendirmesini yaptı. Türkiye’nin rezervlerinin arttığını ve CDS risk priminin 460 baz puan gerilediğini belirterek, “Bu durum Türkiye’nin uluslararası sermaye piyasalarına daha düşük maliyetle erişebileceğini gösteriyor.” ifadelerini kullandı.
YATIRIM YAPILABİLİR NOTA YAKLAŞIYORUZ
Kredi notlarındaki artışlara da değinen Şimşek, Türkiye’nin yatırım yapılabilir seviyeye doğru ilerlediğini; mali disiplinin ve cari denge konusundaki kararlılığın süreci destekleyeceğini aktardı.
FIRSATLARA ODAKLANMALIYIZ
Küresel rekabetin yeni bir evreye girdiğini belirten Şimşek, büyük küresel zorlukların var olduğunu ancak bunları fırsata çevirme yeteneklerinin bulunduğunu ifade etti. “Bölgesel ticaret, hizmet ihracatı ve yeşil dönüşümde büyük potansiyelimiz var. Türk iş dünyası da küresel sistemi bu mercekten değerlendirmeli ve rekabetçi alanlara odaklanmalı.” şeklinde tamamladı.