
Burdur Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan 30 yıllık tutsak Hacı Haykır’ın tahliyesi, İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla 8 ay süreyle ertelendi. 1995’te gözaltına alınıp tutuklanan Haykır, “Devletin egemenliği altında bulunan topraklarından bir kısmını devlet idaresinden ayırma” suçlamasından Erzurum Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından 13 Şubat 1998’de müebbet hapis cezası verildi. Cezasının infazını 6 Haziran’da tamamlayan Haykır’ın tahliyesi 8 ay ertelendi. Erteleme öncesi 15 Mayıs’ta toplanan Burdur Yüksek Güvenlikli Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu, ilgili servislerin raporların inceledi. Raporlarda Haykır hakkında herhangi olumsuz bir değerlendirme yer almazken, Haykır’ın tahliyesini engelleyecek hali hazırda herhangi bir disiplin cezasının bulunmadığı da tespit edildi.
Kurul incelemediği raporlarda, Haykır’ın “Toplumla bütünleşmeye engel olumsuz bir davranış yok” tespitlerine rağmen Haykır’ın “iyi halli” olmadığını savundu. Kurul, “söz konusu koşulların iyi halinin salt şekil yönünden koşulları karşıladığını”, Haykır’ın “Tarafsızlık koğuşuna geçme” talebinde bulunmadığını, daha önce aldığı ancak infaz ettiği disiplin cezalarını ve bu disiplin cezalarına neden olan eylemlerin “şekli iyi halle” tespitine gerekçe gösterdi.
KEYFİ GEREKÇE
Kurul, “herhangi bir tutuklu veya hükümlünün örgüt ile bağını koparıp koparmamasının salıvermeye engel teşkil edecek bir husus olmadığını” kabul etti. Ancak, bu durumun salıverilmeye engel teşkil etmeyeceği tespiti yapan Kurul, tahliye engelli için “yardımcı değerlendirme araçlarının” olacağını savundu. Kurul, “Hükümlünün örgütle bağını koparıp koparmadığı olgusu her ne kadar koşullu salıvermeyi engelleyen koşullardan biri değil ise de bundan, suçtan duyulan pişmanlık vb. diğer unsurlar yönünden yardımcı değerlendirme aracı olarak yararlanılmasının önünde bir engel de bulunmamaktadır” yorumunu yaparak Haykır’ın tahliyesini 8 erteledi.
Haykır’a dair bir sonraki değerlendirme tarihi ise 6 Şubat 2026 olarak belirlendi.
GERİYE DÖNÜK UYGULANAMAZ
Haykır, söz konusu bu karara karşı 20 Mayıs’ta Burdur İnfaz Hakimliği’ne itiraz başvurusunda bulundu. Haykır, itirazında İdare ve Gözlem Kurullarının ortaya çıktığı 14 Nisan 2020 tarihine işaret ederek, kurulun aleyhte aldığı herhangi bir kararın geriye dönük işlenmesinin kanunilik ilkesine aykırı olduğunu kaydetti. Bu duruma dair Tekirdağ 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin ve Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği emsal kararlara da işaret eden Haykır, kurulun aldığı kararın hükümsüz olduğunu ve kaldırılması gerektiğinin altını çizdi.
ESKİ DİSİPLİN CEZALARINI GEREKÇE YAPTI
Hakimlik, 26 Mayıs’ta itirazı değerlendirdi. Hakimlik, Haykır’a daha önce verilen ancak infaz edilen disiplin cezalarını gerekçe göstererek, kurulun verdiği kararın yasaya aykırılık taşımadığını ileri sürdü.
Haykır ve avukatları, bu karara karşı ise Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz başvurusunda bulundu. Ancak mahkemeden henüz bir karar çıkmadı.
MECLİS GÜNDEMİNE TAŞIDI
Haykır, aynı zamanda bu durumlara karşı Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu (İHİK) üyesi ve Nevroz Uysal Aslan’a başvuruda bulundu. Nevroz Uysal Aslan da Haykır için İHİK’e başvuru yaptı.
‘UZATILAMAZ, DEĞERLENDİRME KONUSU YAPILAMAZ’
İHİK’e yapılan başvuruda, tutsaklara yönelik “pişmanlık” dayatmasına dikkat çekildi. Başvuruda, “Hapis cezası alınmış olsa bile atılı suçu ne yargılama ne de infaz süresi boyunca kabul etmemiş mahpuslara 30 yıl geriye giderek önce suçlamayı kabul etmesini akabinde de pişmanlık beyanında bulunmasını dayatmaktadır. Çünkü pişmanlık için ön koşul suçlamayı kabul etmektir. Hüküm kesinleştikten sonra kişinin suçu kabul etmesi cezayı düşürmeyeceği gibi infazını doldurduğu halde (ne yargılama aşamasında ne de suçun infazı boyunca) kişinin hüküm giymesine neden olan suçlamayı kabul etmediği gerekçesi ile infaz uzatılamaz, değerlendirme adı altında hapis cezası verilemez” ifadelerine yer verildi.
KRİTERLER ARASINDA YOK!
İyi hal kriterlerine de dikkat çekilen başvuruda, “Örgüt suçlarından cezaevinde bulunan hükümlülerden ‘örgütten ayrılmaya dönük bir talepte bulunmaları’ gerekliliğine ilişkin herhangi bir kriter yoktur. ‘Örgütten ayrılmaya dönük bir talepte bulunmalarının’ beklenmesinin hukuki ve mantıki bir izahı da yapılamaz. Çünkü örgüt üyeliği suçu mütemadi, yani neticesi devam eden bir suç olarak kabul edilmekte ve kesintinin gerçekleşmesi ile suç tamamlanmış olmaktadır. Ancak İdare ve Gözlem Kurulları, mütemadi suç kabul edilen örgüt üyeliğindeki suçun kesintiye uğraması durumunu görmezden gelmekte; hükümlülerin hiçbir şekilde örgütsel bağlarının kopmadığı kabulü ile böylesine keyfi kararlar alabilmektedir. Devletin tam egemenliği altındaki cezaevlerinde hükümlülerin ‘mensubu oldukları’ örgütle bağlantılarının kopmadığını iddia etmek ve cezaevinde örgütsel yapı olduğunu kabul etmek aynı zamanda devletin cezaevlerinde tam egemenlik iddiasını da yok etmek, tanımamak anlamına da gelmektedir” denildi.
ADALET BAKANLIĞI’NA SORULDU
Başvuruda, bu kararı veren kurul üyeleri hakkında adli ve idari soruşturma başlatılması için girişimde bulunulması istendi. Nevroz Uysal Aslan aynı zamanda Adalet Bakanlığı’na da soru önergesi yoluyla başvuruda bulundu ve engellemeye gerekçe yapılan söz konusu konuların hukuki dayanağının ne olduğunu sordu.
MA