
Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu çalışmalarını sürdürüyor. Komisyon, bu haftaki toplantısında sendikalar, odalar, sivil toplum örgütleri ile iş insanlarını dinleyecek. Çalışmalar devam ederken, iktidarın Kürt sorununun çözümü noktasında hangi adımları atacağı belirsizliğini koruyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) başta olmak üzere birçok kesim, komisyonun çözüm için sürecin başmüzakerecisi olan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşmesi gerektiğini belirtiyor.
‘ÖCALAN BIRAKILMALI’
Kadıköy ilçesinde komisyon çalışmalarına dair mikrofon uzattığımız yurttaşlardan Neytullah Kömürcü, Abdullah Öcalan’ın milyonlarca kişinin “önderi” olduğunu belirtti. Kömürcü, “Sayın Öcalan’ın bırakılması gerekiyor. Bunun başka bir yolu yok. Devlet mecbur adım atacak. Sayın Öcalan çıkacak ve 40 milyon Kürt’e önderlik yapacak. Bugüne kadar birçok insan öldü. Bahçeli bugüne kadar böyle açıklamalar yapmadı ama şimdi yapıyor. Demek ki oluyormuş. Komisyon da olumludur. Ben esnaftım, 37 köye ticaret yapıyordum. Şimdi bir simit bile bulamıyorum. Bu savaş biterse, savaşa harcanan para bize dönecek. Bugüne kadar bu ülkeyi Bahçeli yönetti, ölümlere de o sebep oldu. Yıkan kişi yapmasını da bilir. Bahçeli bir adım atmış. Bir zamanlar Meclis’te tokalaşmıyordu ama bugün tokalaşıyor. Bu güzel bir şeydir” diye konuştu.
‘ÜLKENİN DEMOKRASİ SORUNU VAR’
İnşaat işçisi Yakup Oruçlu, Kürt sorununun yanlış politikalardan kaynaklandığını söyledi. Oruçlu, sorunun tartışılmaya başlandığını ve kabul edildiğine işaret ederek, “Açıkçası ben kurulan komisyona hiç inanmadım. İktidardaki insanların art niyetli olduğunu düşünüyorum. Her şeyi bir dakikada silebiliyorlar. Bütün Türkiye’nin barışta karar kılıp hemfikir olması gerekiyor. Türk ve Kürt kardeştir. Başka bir ülkemiz yok. Kürt tarafı süreci olumlu karşılıyor, üstüne düşeni fazlasıyla yapıyor. Ama devlet hiçbir adım atmıyor. Barış, huzur, güven ve huzurlu bir ortam istiyoruz” ifadelerini kullandı.
İsminin haberde yer almasını istemeyen bir yurttaş, süreçte ilerleme olmadığını belirterek şunları kaydetti: “Bu ülkede demokrasi sorunu var. O düzelince her şey düzelecek. İnsanlara eşit davranılması gerekiyor. Ekonominin iyi olması gerekiyor. Kürt sorunu konusunda adım atılması gerekiyor. Kürtler ‘bizim sorunumuz var’ diyorsa o zaman sorunları vardır. Dinleyip ona göre çözüm bulmak lazım. Bu kadar basit. Barış istiyorum. Demokrasi, hukuk ve yargının bağımsız olmasını istiyorum. Bu ülke hepimizin. İyi bir yönetimle her şey güllük gülistanlık olur. Ben Türk’üm, bugüne kadar ne Kürtlerle ne Ermenilerle sorunum olmuştur. Hiç kimseyle sorunum olmaz. Yeter ki eşit davranılsın.”
‘HİÇBİR EVLADIMIZI YİTİRMEYELİM’
Reyhan Günay, süreç noktasında insanların ikna edilmesi gerektiğini vurguladı. Günay, “Bir sürü şehit var. Ateş düştüğü yeri yakar. Mesela benim komşum şehit annesi, sürece karşı. Gencecik evladını yitirmiş bir anne. Diğer taraftan da terörün bitmesini istiyoruz. Hiçbir evladımızı yitirmeyelim. Zor görünüyor ama belki başarırlar. Meclis’te hiçbir şey düzgün gitmiyor. İktidarda olan partinin her dediği oluyor; bunların yüzde biri doğru, geriye kalan yüzde doksan dokuzu bana göre yanlıştır” dedi.
‘KENDİMİZLE BARIŞIK DEĞİLİZ’
İsmini vermek istemeyen başka bir yurttaş, “Bizim Türkler olarak kendimizle ilgili bir sorunumuz var. Kendimizle barışık değiliz. Kendi içinde barışık olmayan bir toplum, başkasının sorunu çözerek barışık hale gelebilir mi? En ufak bir şey olduğunda ‘vatan, millet, Sakarya’ gibi ırkçı bir yaklaşımla sorunlar çözülür mü? Bence AKP’nin bu sorunu çözme gibi bir derdi yok. Kendi istediği gibi çözmeye çalışıyor. Onun istediği çözüme de DEM Parti veya PKK’nin ‘evet’ deme şansı yok. Abdullah Öcalan bugün söylediklerini yıllar önce Bekaa Vadisi’ndeyken de söylüyordu. Sorunun çözümüyle alakalı bu toplumda bir bilinç yok. Şu anki çözüm sürecini dayatan koşullar Ortadoğu’daki gelişmelerdir. Belli güçler Türkiye’deki sorunu çözmeyi dayattı. Onun dışında bunlar Kürtlerin kara kaşına ya da kara gözüne hayran değiller. Bu ülkede Türkiyeliyim demek ihtiyaçtır. Kürtler olmadan halayı, Sünniler olmadan ilahileri, Ermeniler olmadan ağıtları, Aleviler olmadan deyişleri dinleyemezsin. Bunların hepsi bizim için bir kültür ve bir yaşam biçimidir” ifadelerini kullandı.
‘ROJAVA KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR’
Müzeyyen Ergün, Kuzey ve Doğu Suriye’nin kendileri için “kırmızı çizgi” olduğunu söyledi. Ergün, “Ben Erdoğan’ın hiçbir şeyine inanmıyorum. Rojava’yı vuruyor, ondan sonra buradaki Kürtlerle barış diyor. Böyle barışı istemiyorum. Rojava’dakiler benim kardeşlerimdir. Rojava bizim kırmızı çizgimizdir. Orada çatışma olursa ben Rojava’ya gideceğim. Türkiye’de Kürt sorununun çözülmesini istiyorsa kimliğimizi vermelidir, Kürtçe eğitim gibi adımlar atılmalıdır. Komisyon Sayın Öcalan ile görüşmelidir. Rojava, Öcalan’ın da kırmızı çizgisidir. Sayın Abdullah Öcalan üstüne düşen görevi yaptı. Türkiye ne yaptı? Demirtaş’ı bıraktı mı? Kayyımları geri verdi mi? Vermedi. Say say bitmez” şeklinde konuştu.
‘KOMİSYON ÖCALAN İLE GÖRÜŞMELİ’
İsmini vermek istemeyen bir başka yurttaş da her iki toplumda da büyük kayıplar olduğunu dile getirerek şunları söyledi: “Bu konunun artık çözüme kavuşması lazım. Savaşla ve her iki tarafın birbirinin kanını dökmesiyle bir sonuç çıkmıyor. Muhakkak barışla sonuçlanması lazım. Bir genel af olmasa da kısmi bir affın olması taraftarıyım. Her iki tarafta da analar ağladı. Komisyonun Sayın Öcalan ile görüşmesi lazım. Çünkü 6 milyon insanın oy verdiği bir partinin saygı duyduğu insanı göz ardı etmek yanlış olur. Barış umudumuz var. Umarım olur.”
MA