
PKK’nin, 11 Temmuz’da Irak Kürdistan Bölgesi’nde düzenlediği sembolik “silah bırakma” töreninin ardından bir açıklama yayımlayan Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği (HTİB), bu gelişmeyi olumlu bir adım olarak değerlendirdi. HTİB açıklamada, PKK’nin mücadelesini demokratik zeminde sürdürme kararının desteklendiği ifade edildi.
Ancak HTİB, bu adımın tek başına Kürt sorununu çözmediğinin altını çizdi. Açıklamada, Kürt kimliğinin uzun yıllardır inkâr edildiği ve halka uygulanan baskı politikalarının hâlâ sürdüğü hatırlatıldı. “Erdoğan ve müttefiki MHP bazı palyatif tedbirlerle sorunu geçiştirip, bunu iktidarını sağlamlaştırıp, ömrünü uzatmak için kullanmak niyetindedir” denilen açıklamada, kalıcı çözümün ancak gerçek bir demokratikleşmeyle mümkün olacağı vurgulandı.
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
Herkes özgür değilse, hiç kimse özgür değildir!
Sevgili dostlar,
Türkiye’de önemli gelişmeler yaşanıyor. Kürdistan İşçi Partisi (PKK), daha önce açıkladığı silahlı mücadeleye son vermek kararı uyarınca geçtiğimiz 11 Temmuz tarihinde sembolik olarak silahları yakma töreni düzenledi. Irak’ın Kürdistan bölgesinde düzenlenen törene PKK gerillaları, gazeteciler ve ilgili politikacılar katıldılar. Bu törenden bir gün sonra AKP cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan aşırı Türk milliyetçilerinin partisi MHP ile olan mevcut ittifaklarına Kürtler ve bazı sol gruplar tarafından desteklenen DEM partisini de katarak yola devam edeceklerini açıkladı.
Hollanda’da yaşayan Türklerin, Kürtlerin ve bütün Türkiyelilerin demokratik göçmen örgütü olarak son gelişmeler üzerine birkaç söz söylemek istiyoruz.
Biz HTİB olarak demokrasiye yürekten inanan bir örgütüz, Yarım asırlık geçmişimiz bunun canlı tanığıdır. Bu nedenle PKK’nın silahlı eylemlerine son verip, mücadelesini demokratik zeminde geliştirmek kararı almasını elbette destekliyoruz. Yalnız, Türkiye’de iktidar çevrelerinin ileri sürdüğü gibi bu kararla Kürt sorunu çözülmüş olmuyor.
Kürt sorununun temelinde on yıllardır süren Kürt kimliğinin inkarı, zorla Türkleştirmek ve bunu kabul etmeyen halka uygulanan baskı ve terör vardır. Bu sorun hâlâ orta yerde duruyor ve çözümü konusunda herhangi bir ciddi girişim şu ana dek ortaya konmuş değil. Erdoğan iktidarının islamcı ve aşırı Türk milliyetçisi karakteri nedeniyle bu sorunun çözümü konusunda radikal demokratik adımlar atması olanaklı değildir. Anlaşılan odur ki, Erdoğan ve müttefiki MHP bazı palyatif tedbirlerle sorunu geçiştirip, bunu iktidarını sağlamlaştırıp, ömrünü uzatmak için kullanmak niyetindedir. Bunun yeni ve ciddi sorunların doğmasına neden olacağını öngörmek için çok zeki olmaya gerek yok.
Daha önce de defa’ten açıkladığımız gibi Kürt sorunun köklü çözümü ancak demokratik bir ortamda, eşitlik ve özgürlük temelinde çözülebilir. Bunun sağlanması için öncelikle siyasal islamcı-aşırı Türk milliyetçisi Erdoğan iktidarına demokratik yollarla son verilmesi gerekir. Bunun için de bașını ana muhalefet partisi CHP’nin ve üçüncü büyük parti DEM’in çektiği bütün demokratik güçlerin işbirliğine ihtiyaç vardır. Erdoğan’ın ve onun propaganda aygıtının süslü hamasi sözleri kimseyi yanıltmamalıdır. 23 yıldır adım adım tam otokrasiye yönelen bu iktidar Türkiye’nin hiç bir sorununa köklü çözüm getiremez. Bunu herkesin bilmesi gerekir.
Ayrıca Türkiye’de çözüm bekleyen sadece Kürt sorunu yok. Bunun yanında Alevilerin, Süryanilerin, Ermenilerin ve bilumum etnik, inanç ve siyasi gruplarının eşitlik ve özgürlük sorunları var. İşçiler, çiftçiler, öğretmenler, öğrenciler, kadınlar, lgbtq’ler, hülasa bir avuç iktidar yandaşı sömürücüler dışında kalan bütün toplumsal katmanlar ağır bir baskı altındadır. Sadece göstermelik, palyatif kimi uygulamalarla ülkeye eşitlik ve özgürlük geleceğini ileri sürmek tam bir aldatmacadır Unutmamak gerekir ki, herkes özgür olmadan, hiç kimse özgür değildir.
O halde önümüzdeki görev çok açıktır. Ya hep beraber, ya da hiç, kurtulmak yok tek başına diyerek güçlerimizi birleştirip, demokratik zeminden kopmadan, mevcut otokratik iktidarı işbaşından uzaklaştırıp, en başta anayasayı, seçim yasasını, siyasi partiler yasasını ve bilumum anti-demokratik yasayı değiştirip ülkede gerçek demokrasiyi bütün kurallarıyla egemen kılmak gerekir.
Anavatanın demokratikleşmesinin yurt dışında yaşayan bizim gibi Türkiyelilerin yeni vatanlarındaki yaşamını da olumlu etkileyeceği aşikârdır. Bu nedenle biz örgüt olarak kuruluşumuzdan buyana Türkiye’deki demokrasi güçlerinin mücadelesini destekledik ve desteklemeye devam edeceğiz. Çünkü eşitlik ve özgürlük bizim için vazgeçilmez değerlerdir. Bunlardan asla taviz vermeyeceğiz.
Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği (HTİB)
HABER MERKEZİ