
Federe Kurdistan Bölgesi’nin Silêmanî kentinde 4 Ekim 2022’de katledilen Jineolojî Araştırma Merkezi üyesi ve gazeteci Nagihan Akarsel’in ölüm yıldönümü dolayısıyla anılıyor. Jineolojî Dergisi Yayın Kurulu da bir açıklamayla Nagihan Akarsel’i andı.
Açıklamanın girişinde Nagihan Akarsel’in “… Vardığım yollar geldiğim yolların sonucu, /Hayallerim gideceğim yolların müjdesi/ Bakışımda umudu özlemi direnişi yaşadıklarım/ Şimdi hepsini yazamasam da tarih yazıyor biliyorum./ Çünkü tarih kalbimden dökülen gözyaşları ile yazılıyor…/ Yazmak istiyorum…” şiiri yer aldı.
Açıklamanın devamında şunlara yer verildi: “Yol arkadaşımız, yoldaşımız Nagihan katledileli tam üç yıl oldu… Süleymaniye’de 4 Ekim 2022’de aşkla çalışmalarını yürüttüğü Kürt Kadınları Kütüphane, Arşiv ve Araştırma Merkezi’ne doğru sokakları arşınlarken bir suikast sonucu katledildi. Bugün, hala daha onu anlatmanın imkânsız bir deneme olduğunu bilerek anmaya çalışıyoruz.
Bir İç Anadolu Kürdü olarak hayata gelmiş, Konya’nın bozkırlarından esen yele vurulmuş, Kürdistan’ın kadim halklarının mücadele öncüsü olmayı seçmişti. Ömrünü iyiye, güzele adamış, yaşamayı estetik bir var oluş olarak ele almış, yavanlıkla sadelik arasındaki çizgiyi ustaca ayırıvermişti. Yaşamayı ve mücadele etmeyi, her şeyin sıradanlaştırıldığı şu çağda coşkuyla karşılamış, basit yaşamların görkemli öykülerinden birini yazmaya yaşamıyla kendisini adamıştı. Okuyanlar abarttığımızı düşünebilir, her şeyin yavanlaştığı, kötülüğün normalleştiği bu devirde böyle insanlar var mı diyebilir. Eğer böyle düşünüyorsanız abarttığımız için değil, henüz Nagihan’ın yazıları, şiirleri, öyküleriyle tanışmadığınız içindir. Kalbin beyinden, ruhun bedenden bıçakla ayrılır gibi ayrıldığı tarihin bu acımasız dönemecinde erkekliği çözümlemek için yaşlı bir adamın bir ağacın altında oturarak düşünmesini yorumlamaya çalışıyor. Bazen korkunç katliamlar yaşamış bir halkın kendini yeniden var etmeye çalıştığı yurdunda, bir kadının bir komünde söylediği sözleri siyaset etiğinin ortasından tartışıyor, yaşamı bir şekilde hep dert ediyordu. Yazdığı her bir yazı gözlerimizin keskinleşip göremediğimizi görmemizi sağlıyor, çetin durumların içerisinden düşünmenin ve hissetmenin yollarını aralıyordu.
‘ANLAMIN SIRRINA ERMEK’
‘Anlam diyordu; yeni doğmuş bir çocuğun gözlerindeki ışıltı gibi apaydınlık bakışlar ile ilham verir…’ ve öyle düşünüyor, öyle yazıyor, öyle örgütlüyordu. Anlamın sırrına ermek, bağrında sırlamak, sırladığını başkalarına anlatmak için koşturuyordu. Nagihan’ın katledilmesinin özgürlük mücadelesi yürüten bütün kadınlara bir mesaj olduğunu biliyoruz. Tarihin hiçbir döneminde hiçbir kadın cinayetinin öylesine olmadığı gibi… Nagihan özgür bilinçler için yaşamını adamıştı. Sadece reddeden değil olmasını tahayyül ettiği dünya için mücadele edenlerdendi. Bilinci örgütlüyor, bilinci harlıyordu. Arkasından onlarca makale, onlarca şiir, onlarca hikâye, dokunduğu binlerce insan bıraktı. Hala özgürleştirmeye ve yaşamı estetik ölçülerde yaşatmak için mücadele etmeye devam ediyor.
Katledilmesi bütün dünya kadınları için büyük bir kayıptı, fakat varlığı insanlık için büyük bir şans ve onur vesilesi oldu. ‘Hayallerim, gideceğim yolların müjdesi’ demişti. Hayallerin, milyonlarca kadının omuzlarında, yüreğinde müjdelemeye ve gidilecek yolları arşınlamaya devam ediyor Sevgili Nagihan… Ve insanlığın bütün değerlerini bağrında taşıyan mücadelen, mücadele gerekçemiz olmaya devam edecek…
Sonsuz bir hasretle Nagihan yoldaşı bir kez daha anıyor, mücadelesini başarıya ulaştırma sözümüzü yineliyoruz.”
MA