
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” sonrası, kamuoyunda hükümetten beklenen hasta tutsakların tahliyesi ve infaz yakma ve ertelemelerin durdurulmasına yönelik iyi niyet adımları gelmedi. Konu Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) heyeti ile Adalet Bakanı Yılmaz Tunç görüşmesinde de gündeme geldi. Ancak, görüşmenin ardından bu konularda yasal düzenleme yapılması için her hangi bir girişim şu ana kadar yaşanmadı. Hasta tutsakların tahliye edilmemesi ile tutsakların tahliyelerini engelleyen ya da infazlarını yakmaya olanak veren “Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirmesine Dair Yönetmelik”in iptal edilmesine karşı 16 kentte alanlara çıkılacak. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Mezopotamya Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED), 7 Mayıs -4 Haziran tarihleri arasında 16 kentte basın açıklamalar yapacak.
MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Pınar Sakık Tekin, cezaevlerinde yoğun hak ihlallerinin yaşandığını dile getirerek, en büyük hak mağduriyetlerinin de hasta tutsaklara ve tahliyesi engellenen tutsaklara yaşatıldığını belirtti. Hasta tutsaklar ve infaz erteleme ya da yakmanın hukuki ve insani kriz haline geldiğini dile getiren Pınar Sakık Tekin, “Bunlar bireysel bir kriz değil toplumun vicdanını yaralayan boyuta ulaşmıştır” dedi.
ADALETİN GASPI
Tutsakların izole alanlarda ölüme sürüklendiğini söyleyen Pınar Sakık Tekin, “Adalet bugün sadece mahkeme salonlarında değil cezaevi koridorlarında, revir kapılarında ve infaz kurullarında gasp edilmektedir” ifadelerini kullandı.
Çözümün konuşulduğu bir süreçte cezaevlerinde güvenlikçi reflekslerin daha da derinleştiğine tanık olduklarını vurgulayan Pınar Sakık Tekin, “Hasta tutsakların tedavilerinin engellenmesi, infazlarının yakılması, ‘umut hakkının’ gasp edilmesi, aslında bu güvenlikçi politikanın en ağır tezahürlerinden biridir. Hasta tutsaklar eli kelepçeli bir şekilde, ring aracıyla hastaneye götürülüyor. Gittiğinde tam teşekküllü hastanede ‘cezaevinde kalamaz’ raporu almasına rağmen cezaevine döndüğünde ATK’nin taraflı davranmasından kaynaklı yine ‘cezaevinde kalabilir’ raporuyla karşı karşıya kalıyor. Tutsaklar her geçen gün ölüme terk ediliyor. Ölüme terk edilen tutsakların, tedavilerinin sağlıklı koşullarda sürmesi için tahliye edilmesi gerekiyor. Ama edilmiyor. Hasta tutsakların bir an önce tahliye edilmelerini talep ediyoruz” diye konuştu.
İNFAZ ERTELEMESİ
Tutsakların tahliyelerinin ertelendiği, infazlarının yakıldığının altını çizen Pınar Sakık Tekin,”Mahkeme kararlarına uyulmuyor. Keyfiyetçi bir yaklaşımda ‘pişman olmadı’ gibi gerekçelerle ceza uzatılmaya gidiliyor. Elbette ki bu durumun hukuki değil, siyasi bir rehin tutma haline dönüştüğünü düşünüyoruz” diye belirtti.
TALEPLER
Yeni sürecin kendileri için yüzleşme, adaletin yeniden tesisi anlamına geldiğini ifade eden Pınar Sakık Tekin, şunları söyledi: “Hasta tutsakların tahliye edilmesi, infazı yakılanların ise dosyalarının yeniden denetlenmesi, umut hakkının ise anayasal güvence altına alınması gerekmektedir. Gerçekten özgürlükten, hukuktan, barıştan bahsedeceksek, cezaevleriyle başlanması gerekiyor. Bu yüzden toplumun demokratikleşebilmesi için yeniden bir barışın inşa edilebilmesi için bir an önce hasta tutsakların, tahliye edilmesi, infaz yakılmalarına karşı olunması, umut hakkının da savunulması gerektiğine inanıyoruz. Bu tüm toplumun talebidir. Bu sürecin en acil ve en önemli gerekliliklerinden birisi de bu taleplerdir.”
Pınar Sakık Tekin, ÖHD ile birlikte, hasta tutsakların serbest bırakılması, tahliye ertelemelerinin ya da infaz yakmaların sonlandırılması için birçok kentte açıklama yapacaklarını dile getirdi.
“UMUT HAKKI” UYGULANMASI İÇİN KAMPANYA
Cezaevlerinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen ve insani bir hak olan umut hakkından yoksun bırakılan birçok tutsağın bulunduğunu söyleyen Pınar Sakık Tekin, “Tutsakların elinden alınan umut hakkı sadece onların elinden alınmıyor, toplumun geleceği karartılıyor. Geleceği karartılan bir toplumda ne barışın inşası olur ne de demokratikleşmenin inşası olur” ifadesinde bulundu.
Umut hakkında dair bir kampanya düzenleyeceklerini açıklayan Pınar Sakık Tekin, “Bu kampanyada oturma eylemi, basın açıklaması ile olacak. ‘Umut hakkı’nı hem halkın, hem dünyanın gündemine koyabileceğimiz bir kampanya başlatacağız” dedi.
Pınar Sakık Tekin, bu durumun insani, vicdani ve siyaset üstü bir mesele olduğunu belirterek, kamuoyundan cezaevlerine ses olunmasını istedi.
MA / Müjdat Can