
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, “F Oturması” eylemlerinin 698’inci haftasında Beyoğlu’ndaki şube binalarının önünde açıklama yaptı. Eylemde, Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Cezaevi’ndeki hasta tutsak Ali Osman Köse’nin sağlık durumuna dikkat çekildi. “Tedavi haktır engellenemez” ve “Hasta mahpuslar serbest bırakılsın” pankartlarının açıldığı açıklamada sık sık “Hasta tutsaklar serbest bırakılsın” ve “Tecrit öldürür dayanışma yaşatır” sloganları atıldı. Hasta tutsakların resimlerinin taşındığı eylemde, açıklamayı İHD üyesi Meryem Bars yaptı.
Meryem Bars, Köse’nin sağlık durumuyla ilgili bilgileri, “40 yıldır hapiste tutulan 67 yaşındaki Ali Osman Köse; böbrek kanseri, dolaşım sistemi hastalıkları, hipertansiyon, ileri derecede işitme kaybı, hafıza kaybı, konuşma güçlüğü, yürüme güçlüğü ve denge sorunları yaşamakta, rahatsızlıklarının ilerlemesi nedeni ile ayakta duramamakta, tek başına ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır” ifadeleriyle paylaştı.
‘YAŞAMINI TEK BAŞINA İDAME ETTİREMEZ’
Köse’nin durumunu anlatan avukatı Seda Şaraldı’nın mektubuna yer veren Meryem Bars, Köse’nin tekerlekli sandalye ile ancak avukat görüşüne çıkabildiğini aktardı. Mektupta, Köse’nin 2020 girdiği açlık grevinin 8’inci gününden sonrasını hatırlamadığı, gözle görülebilir rahatsızlıklarının yanında nörolojik rahatsızlıklar yaşandığını aktarıldığını dile getiren Meryem Bars, Köse’nin bu rahatsızlıklar nedeniyle sevk edildiği hastanelerden “cezaevinde kalabilir” raporu verildiğini belirtti. Mektupta bu raporların gerçeği yansıtmadığını dile getiren Bars, avukatının müvekkilinin tek başına yaşamsal ihtiyaçlarını gideremeyecek durumda olduğunu, desteksiz 5 metre yürüyemediğinin raporlanmış olduğunu, ancak Adli Tıp Kurumu’nun hiçbir bilimsel araştırma yapmadan ayakta duramama halinin simülatif olduğuna kanaat getirdiğini söyledi. Adli Tıp Kurumu sonrası Köse’nin yapılan muayenesinde böbreğinde 9 santimetre çapında kist tespit edildiğini, tetkikler sonucu bu kistin kanserli olduğunun belirlendiğini, kanserli böbreğin 2021 yılında ameliyatla alındığını ifade eden Meryem Bars, ancak düzenli tedavi ve takip uygulanmadığını, bu nedenle kanserin yayılma durumunun bilinmediğini belirtti. Avukatının mektubunda, infazının durdurulması yönündeki taleplerine ise Adli Tıp Kurumu, “hapishanede kalabilir raporu” verildiğini aktaran Meryem Bars, bunun yaşam hakkının ağırlaştırmasına neden olan bir tehdit olduğunu dile getirdi.
MA