
Son yapılan bir araştırma, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki kurumların vergi uygulamalarıyla ilgili çarpıcı gerçekleri ortaya koyuyor ve Tesla gibi ülkenin en büyük şirketlerinden bazılarının federal gelir vergisi ödemekten kaçındığını gösteriyor. Politika Çalışmaları Enstitüsü ve Vergi Adaleti için Amerikalılar tarafından yapılan araştırmaya göre, Tesla son yıllardaki büyük karlarına rağmen vergi kaçırmada en kötü suçlulardan biri olarak öne çıkıyor.
Son beş yılda Tesla, toplam 4,4 milyar dolarlık kar elde etti ve en üst düzey beş yöneticisine 2,5 milyar doları aşkın tazminat ödedi. Ancak Tesla’yı diğerlerinden ayıran şey, sadece federal gelir vergisi ödememesi değil, aynı zamanda hükümetten 1 milyon dolarlık bir geri ödeme almasıdır. Bu durum, Tesla’nın CEO’su Elon Musk’ın dünyanın en zengin ikinci kişisi olmasının yanı sıra 207,9 milyar dolarlık net servetiyle de dikkat çekiyor.
Tesla’nın vergi uygulamaları, araştırmada incelenen 35 büyük ABD şirketi arasında yaygın bir eğilimin parçasıdır. Bu şirketler toplamda 9,5 milyar dolar kar elde ederken, aynı zamanda hükümetten 1,8 milyar dolarlık bir geri ödeme aldı. Bu durum, 18 şirketin net kar elde etmesine rağmen federal gelir vergisine hiçbir katkıda bulunmamış olmasını da içeriyor.
Çalışmanın sonuçları sadece Tesla’yı değil, aynı zamanda T-Mobile, Netflix, Ford Motor ve Match Group gibi diğer önde gelen şirketleri de kapsıyor. Örneğin, T-Mobile 17,9 milyar dolar kar elde ederken, yöneticilere 675 milyon dolar tazminat ödedi ve 80 milyon dolar geri ödeme aldı. Benzer şekilde, Netflix vergi öderken, 15,1 milyar dolarlık karının sadece %1,6’sına denk gelen 236 milyon dolar federal gelir vergisi ödedi.
Bu vergi uygulamalarıyla ilgili haberler yayıldıkça, Tesla ve diğer şirketler daha fazla incelemeyle karşı karşıya kalabilir. Kurumsal karlar, yönetici tazminatı ve vergi katkıları arasındaki büyük uçurum, adalet, hesap verebilirlik ve kurumsal sosyal sorumluluk konularını gündeme getiriyor.
Elon Musk ve diğer şirket yöneticileri, şirketlerinin mali bütünlüğüne halkın güvenini sağlamak için şeffaflık ve etik yönetişim stratejileri geliştirmeli ve artan baskıya karşı koymalıdır. Bu eşitsizlikleri ele almak, şirketlerin itibarını korumak ve toplumun güvenini yeniden kazanmak için önemli bir adım olacaktır.