
1990’lı yıllar Türkiye için karanlık bir dönemdi. O dönemde gözaltında kaybedilen ve katledilen insanların akıbetini soranlar, AKP iktidarının yargı baskısı altına girdi. İstanbul Galatasaray Meydanı’nda yıllardır kayıp ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak için toplanan Cumartesi Anneleri/İnsanları, 700. haftalarındaki eylemlerinde eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun hedefi haline geldi ve polis saldırılarına maruz kaldı. Her hafta engellenen Cumartesi Anneleri/İnsanları, 950. hafta eylemleri nedeniyle 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet suçlamasıyla dava edildi. Bugün İstanbul Adliyesi 39. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacaklar.
Hayrettin Eren’in 44 yıl önce gözaltında kaybedilmesinin kardeşi İkbal Eren Yarıcı ve avukat Jiyan Tosun, Cumartesi Anneleri/İnsanlarına yönelik baskılar ve yargı süreci hakkında değerlendirmelerde bulundu. İkbal Eren Yarıcı, ağabeyinin kaybolmasından bu yana 44 yıldır mücadele ettiklerini ve son 28 yılı Cumartesi Anneleri ile hak ve adalet mücadelesiyle geçirdiklerini belirtti. Eren, gözaltında kaybetmenin ülkede bir devlet politikası haline geldiğini ve bu konuyu gündeme taşıdıkları için Galatasaray Meydanı’nın kendilerine yasaklandığını ve polis şiddetiyle karşılaştıklarını söyledi.
Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararına rağmen, Beyoğlu Kaymakamlığı ve emniyetin meydana çıkmalarını yasakladığını belirten Eren, AYM kararının kendilerine güvence vermesiyle tekrar meydana çıkmaya başladıklarını ancak yine gözaltına alındıklarını anlattı. 950. hafta nedeniyle açılan davaya tepki gösteren Eren, hukukun olmadığını ve mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğini belirtti. Avukat Jiyan Kaya ise 700. hafta yasaklamasının siyasi bir karar olduğunu vurgulayarak, Cumartesi Anneleri’nin haklı taleplerinin görmezden gelindiğini ve cezasızlık politikasının sürdüğünü ifade etti.