
Demokratik Kurumlar Platformu, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Gençlik Meclisi öncülüğünde, Amed’de “Öncüleşen gençlikle demokratik toplum şöleni” şiarıyla düzenlediği “Barış ve Demokratik Toplum Yürüyüşü” sonrası konser düzenlendi. Büyük bir coşkuyla konserin gerçekleştirildiği Kent Meydanı’na varan binlerce kişi, “Jin, jiyan, azadî”, “Bijî serok Apo”, “PKK halktır, halk burada” sloganları attı. Kitle, konser alanında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın onlarca posterini açtı.
Burada konuşan DBP Parti Meclisi üyesi Sultan Yorulmaz, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın gençlere “örgütlenin, gittiğiniz yerleri örgütleyin” çağrısında bulunduğu mesajı hatırlatarak, “Bu bizim için talimattır” dedi. Asimilasyona ve özel savaş politikalarına karşı gençlerin üzerine düşen sorumluluğa işaret eden Sultan Yorulmaz, “Toplumu örgütleyeceğiz. Önder Apo biz gençlerin önüne bir yol açtı. Mücadele etmeliyiz, direnmeliyiz. Demokratik toplum ve özgürlük için rol ve misyonumuzu iyi oynamamız gerekiyor. Önder Apo’nun inisiyatifiyle başlayan süreci canla, başla selamlayıp, sahip çıkıyoruz. Bütün dünya, dost, düşman herkes bilsin; Önder Apo İmralı işkence sisteminden çıkmadıkça onurlu barış sağlanmaz. Şüphesiz bu isteğimiz süresiz mücadele istiyor. Gelin Önder Apo’nun gençlere gönderdiği mesaj doğrultusunda mücadele edelim. Bijî Kürdistan, bijî berxwedana ciwana, bijî serok Apo” şeklinde konuştu.
Sultan Yorulmaz’ın konuşması ardından sanatçı Kasım Taşdoğan sahne alarak, binlerce kişiye keyifli anlar yaşattı.
‘BARIŞ VE DEMOKRATİK TOPLUM SÜRECİ’
Sonrasında konuşan DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrı sonrası başlayan sürece değinerek, “Bu süreç yaşandığı aylar içerisinde belli testlerden geçirilmek istendi, zorlukla baş başa bırakılmak istendi. Kürt özgürlük hareketi belki de kimsenin beklemediği adımlar atarak, Ortadoğu’daki barışta ısrarın, emeğinin ne kadar güçlü olduğunu gösterdi. 27 Şubat’taki çağrı bütün Türkiye’de de bir yankı buldu. Artık özgür bir arada yaşayabileceğimizin umudunu taşıyabiliyoruz. Barış ve Demokratik Toplum sürecinin bir rotası var. Bu rotanın içinde hukuk var, demokrasi var, özgürlük var. Kim bunun sözcülüğünü yapıyor? Kürt özgürlük hareketi yapıyor. Kürdistan’da halkımız öyle şeyler yaşadı ki… Bir laboratuvar yapıldı burası. En büyük zorlukların, düşman politikalarının yaşandığı yer, bugün bu ülkenin demokratik bir hale, özgür hale gelmesine öncülük ediyor. Bu kıvanç bu gurur hepimize yeter. Özgürlük mücadelesini bayrak yapıp yere düşürmeyenlerin ayağına taş değmesin. Kürt halkının barış umudunu yapanların ayağına taş değmesin. Onların sayesinde hukuku, demokrasiyi ve özgürlükleri konuşuyoruz” dedi.
‘ORTAK YAŞAMI HEDEF HALİNE GETİRİYORLAR’
Süreç devam ederken iktidarın Suriye’ye dönük yürüttüğü politikalara işaret eden Çiğdem Kılıçgün Uçar, konuşmasına şöyle devam etti: “Ülkenin Dışişleri Bakanlığı Suriye’den çıkmıyor. Derdi ne? Kuzey Doğu Suriye’nin yıllarca tırnağıyla ilmek ilmek ördüğü ortak yaşamı hedef haline getiriyor. Halkların bir arada yaşamasını hedef haline getiriyor. Siz bugüne Kürdistan’da Türkiye’de bomba patlatan, insanları katleden DAİŞ’e parmak salladınız mı? Bu ülke HTŞ ile komşu olmayı kabul ediyorken, Kürt halkıyla niye sınır komşusu olamıyor? Rojava kimsenin test alanı değildir. Araya sınır koysanız da Kürt halkının kalbi 4 parça Kürdistan’da bir atar. Kürtler bugün bir güç. Demokrasinin, özgürlüğün, kadın özgürlük mücadelesini, ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganıyla evrenselleştiren bir güç. Ama görün ki sabah akşam Suriye’de başka şeyler yapılmaya çalışıyor. Israrla Rojava’yı, Kuzey Doğu Suriye demokratik güçlerini Türkiye halklarına, Ortadoğu halklarına düşman gösterme çabası var. Kürt halkı hiçbir zaman yaşadığı coğrafyadaki halklara düşman olmadı. Tam tersine düşmanlık yapanların karşısında durdu. Düşmanlık yapanların elinden bütün kozları aldı. Rojava’da açığa çıkan ortak yaşam iradesi, demokrasi iradesi her birimizin savunacağı temel parametrelerden biridir.”
KOMİSYON
Süreç kapsamında Meclis’te kurulan komisyona da değinen Çiğdem Kılıçgün Uçar, komisyonun en çok ihtiyaç duyduğu şeyin cesaret olduğunu kaydetti. Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Ne devlet ne de iktidar aklı ideolojik sınırlar çizmemeli. Barış demokratik toplum dediğimiz şey herkesin aynı şekilde düşünmesi, aynı dili konuşması, aynı partiye oy vermesi demek değildir. Barış ve demokratik toplumun temelinde özgürlükler ve hukuk vardır. Türkiye’deki siyaset gündeminde sahte diploma var. Siyaset alanını o kadar kirlettiler ki demokrasi, özgürlükler adına iş yapan bir mekanizma olmaktan çıkardılar. Demokratik siyasetin öncülüğünü yapan kim. Bizleriz. Türkiye’de ve Ortadoğu’da demokratik siyasetin Kürt sorununun çözümünde en güçlü anahtar olduğunun tespitini yapan, bunun mücadelesini veren bizleriz. Kürtler bu topraklara demokratik siyaseti armağan etmiştir. O yüzden yeni dönemin ruhu demokratik siyasettir, barış ve demokratik toplumdur. Kurucusu olduğumuz bu coğrafyada Türkiye’nin kuruluş aşamasında, anayasasından Meclisi’ne Kürtlerin varlığına dair kurulan sözleri, yapılan antlaşmaları kim ortadan kaldırdıysa; bugün ülkenin demokratikleşmesini engelleyenler onlardır. O yüzden diliyoruz ki komisyonda yer alan siyasi parti temsilcileri bu süreci sahiplenir. Kaybedilecek bir yüz yılımız daha, değerlerimiz yok” şeklinde konuştu.
‘FARKLI KİMLİKLER BÖLMEZ GÜÇLENDİRİR’
Kürt halkının anadilinde konuşmasının, anadilde eğitim almasının, kendi kendini yönetmesinin, Kürt kimliğinin, farklı kimliklerinin ülkeyi bölmeyeceğinin altını çizen Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Tam tersine güçlendirir, demokratik ve yaşanılabilir bir hale getirir. Anayasadaki, hukuktaki eksiklikler, bütün hukuksuzlukların ortadan kalkması için tek ses olacağız. Tecride rağmen, onca düşmanlık politikalarına rağmen Sayın Abdullah Öcalan diyor ki; ‘Kürt halkının varlığı artık kabul edilmiştir, şimdi sıra özgürlükte.’ Sayın Öcalan’ın gösterdiği cesaretin yarısını bu ülkenin siyasi partileri gösterse bu ülkede Kürt sorunu da diğer sorunlar da çözülecek. Bu tecridi hep birlikte yaramayacak mıyız, ortadan kaldıramayacak mıyız? ‘İmralı adasını barış adası yapacağım’ diyen Sayın Abdullah Öcalan’a burada demokratik toplumun sözünü vermeyecek miyiz? Bu ülkenin devlet ve iktidar aklı yüz yıl önce devlet kurulduğunda ulus devlet olması için verdiği çabanın yarısını demokrasi için gösterse, yarın bütün krizleri aşmış olacağız. Bunun için inanmak gerekiyor. Yeniden barışı konuşturtan Sayın Abdullah Öcalan’a sonsuz teşekkürler” şeklinde konuşarak, sözlerini sonlandırdı.
Ardından Koma Hevra sahne aldı. Şarkılar eşliğinde uzun süre halay çeken kitle, konser boyunca Abdullah Öcalan lehine slogan attı. Konser, coşkuyla çekilen halayın ardından son buldu.
MA