
Çewlîg Barosu Başkanı Yusuf Ketenalp, Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda aktarımlarda bulundu. Kürt meselesinin aynı zamanda demokratikleşme meselesi olduğunu kaydeden Ketenalp, cezaevlerinde yaşanan hukuksuzlukların son bulması gerektiğine işaret etti.
Ketenalp, 2013-2015 yılları arasında yürütülen diyalog sürecinde yaşananlara işaret ederek, yeni sürecin geçmiş sürece nazaran umut verdiğini, sürecin farklı kesimlerce desteklenmesinin olumlu olduğunu belirtti. Süreci Türkiye’nin birlik ve beraberliği, barış ve kardeşliği açısından atılan büyük bir adım olduğunu kaydeden Ketenalp, “Kuşkusuz atılan bu büyük adımda temel hak ve hürriyetler ile yine komisyonun adında yer alan demokrasi en temel kısmını oluşturmaktadır. Zira Kürt meselesi aynı zamanda bir demokratikleşme meselesidir. Sürecin nihayete ermesiyle sağlanacak barış ile aslında demokrasi önündeki engellerin de kalkmış olacağını hep birlikte görmüş olacağız” dedi.
DİLLERİN YAŞATILMASI
Sürecin başlıca ihtiyacının köklü ve demokratik adımlardan oluşması gerektiğine işaret eden Ketenalp, bu adımların toplum tabanından başlayarak tüm kesimlere yansıması ve her bireyin bunu gündelik yaşamında hissetmesi gerektiğine vurgu yaptı. Ketenalp, anayasada eşit vatandaşlık ve yurttaşlığın güvence altına alınması gerektiğini belirterek, “Buna halel getirecek uygulamalar sona erdirilmelidir. Kürtçe, Zazaca ve bu topraklarda konuşulan diğer bütün diller üzerindeki baskının kaldırılarak kamusal alanda kullanılması için teşvik edilmesi, dillerimizin yaşatılması için buna yönelik çalışmalar yapılması gerekir” diye belirtti.
TUTSAKLARIN DURUMU
hasta tutsakların durumuna da işaret eden Ketenalp, tutsakların sağlık ve yaşam haklarının gözetilmesi, infaz koşullarının insan onuruna ve evrensel hukuk ilkelerine uygun hale getirilmesi gerektiğini belirtti. Yargının bağımsız ve tarafsız bir şekilde işlemesinin sağlanması gerektiğinin altını çizen Ketenalp, Anayasa Mahkemesi kararlarının hüküm yorumlaması yapılmadan uygulanması gerektiğini söyledi. Ketenalp, “Ülkemizin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHM) bağlayıcılığı dikkate alınarak AİHM kararları uygulanmalıdır. Yapılan araştırmalarda toplumda çok düşük oranlarda olan adalete güven duygusu da bunlarla birlikte arttırılmalıdır” diye konuştu.
Kayyım uygulamalarını halk iradesinin gaspı olduğunu kaydeden, Ketenalp, “Demokrasinin temel taşı olan seçme ve seçilme hakkı ilkelerinin ihlalidir. Kayyum uygulamalarının sonlandırılması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı. Ayrıca yerel yönetimlerin de güçlendirilmesi ile halkın doğrudan yönetime katılması sağlanmalıdır” ifadelerini kullandı.
MA