
Çalışma saatlerinde önemli değişikliklerin yaşandığı bir dönemdeyiz ve birçok ülke yeni düzenlemeler denemek için pilot programlar başlatıyor. Türkiye’de de bu konuda tartışmalar yapılıyor ve mevcut 45 saatlik çalışma haftasının 35 veya 40 saate indirilmesi gündeme geliyor. Ancak daha kısa çalışma saatlerinin maaş ve ödeneklerde düşüşe neden olabileceği endişeleri de var.
Bu potansiyel azalma, milyonlarca çalışanı doğrudan etkiliyor ve hafife alınmamalıdır. Haftalık çalışma saatlerinin 35 saate düşürülmesi önerisiyle birlikte haftalık izin hakkının 3 güne çıkarılması da gündemde. Ancak günümüz koşullarında birçok çalışanın mevcut 2 günlük izin hakkını kullanmakta zorlandığı göz önüne alındığında, 35 saatlik çalışma haftası uygulamasının pratikliği tartışmalıdır.
Ünlü gazeteci Cem Kılıç, bugünkü köşe yazısında, çalışma saatleri konusundaki tartışmaları ele alıyor. Avrupa’da yaygınlaşan 35 saatlik çalışma fikri, Türkiye’de de ilgi görüyor ve işçi sendikaları tarafından destekleniyor.
Bakanlık, şu anda böyle bir mevzuat değişikliği planlarının olmadığını belirtse de, bu dönüşümün tüm tarafların bakış açısının değişmesiyle mümkün olabileceği unutulmamalıdır. İşverenlerin iş yüklerini verimli bir şekilde yeniden dağıtması ve çalışanların boş zamanlarına daha fazla değer vermesi bu değişimin önemli unsurlarıdır.
Mevcut İş Kanunu’na göre, bir çalışanın haftada en fazla 45 saat çalışması gerekebilir ve fazla mesai yapması durumunda saatlik ücretinde %50’lik bir artış yapılabilir. Ancak işverenler ve çalışanlar arasında karşılıklı anlaşma sağlanarak 45 saatlik çalışma haftasının esneklikle bölünmesine olanak tanınıyor.
Çalışma saatlerinin geleceği hakkındaki tartışmalar, işin doğasını ve çalışanların refahını dikkate alan dengeli bir yaklaşım gerektiğini vurguluyor. Bu konuşmaların gelişmeye devam edeceğini ve daha fazla ilerleme sağlanacağını takip etmeye devam edin.