
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Çocuk Komisyonu, Kürt sorunu bağlamında yürütülen süreç kapsamında “Çatışma ve Çözüm Süreçlerinde Çocuk” konulu konferans gerçekleştirdi. Çand Amed Kongre Merkezi’nde yapılan konferansa, kentteki sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcilerinin yanı sıra Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Serra Bucak, ilçe belediye eşbaşkanları, sokağa çıkma yasakları sırasında katledilen Cemile Çağırga ve Rozerin Çukur’un ailesi ile Cizîr’de 2009 yılın polisin attığı gaz fişeğiyle katledilen Mehmet Uytun’un ailesi katıldı.
Konferansın açılış konuşmasını yapan DEM Parti Amed Çocuk Komisyonu Eşsözcüsü Mazlum Doğan, yeni süreçte üzerlerine düşen sorumluluğun farkında olduklarını belirterek, “Süreci hep birlikte toplumsallaştırmamız gerekiyor. Çocukların özgürce ve gücen içinde yaşayacağı bir dünya için çocuklarla birlikte çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
Ardından konuşan Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Serra Bucak, katılımcıları selamlayarak, çocuk haklarında yürütülen çalışmaların önemini vurguladı.
SAVAŞ OLMASAYDI…
Daha sonra konuşan DEM Parti Çocuk Komisyonu Eşsözcüsü Beritan Güneş Altın, “Bugün konferansımıza ilham kaynağı olan Sayın Abdullah Öcalan ve halkımızı saygı ve sevgiyle selamlıyorum” dedi.
Kıskaca alınan bir coğrafyada yaşadıklarını dile getiren Beritan Güneş Altın, “Savaş olmasaydı bugün neler olurdu? Bunu tartışmak istiyoruz. Belki Cemile havan mermisiyle tanışmayacaktı, Uğur kurşuna dizilmeyecekti, Mehmet polis kurşunuyla hayatını kaybetmeyecekti. Veysel barış mitinginde bomba sonucunda hayatını kaybetmeyecekti. İşte bu yüzyıllık savaş tablosunda çocuklar her gün bir kez daha yarım kalırken, bizler bugün her birimizin çocukluğuna yolculuk etmeyi, tanık olduğumuz savaşı anlatmayı, savaşla yüzleşmeyi, problemlerin esas kaynağını hep birlikte tespit etmeyi, barışın mücadelesi olan demokratik toplum ve barış çağrısını nasıl güçlendiririzi tartışmaya niyetliyiz” diye belirtti.
OTURUMLARA GEÇİLDİ
Konuşmalar ardından “Savaş ve çatışma süreçlerinde tanıklık” başlıklı birinci oturuma geçildi. Moderatörlüğünü İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi üyesi avukat Cihan Kaya’nın yaptığı oturuma, Rozerin Çukur’un annesi Fahriye ile babası Mustafa Çukur, Hafıza Merkezi’nden Derya Bozarslan ve çocuk hakları aktivisti Gözde Engin konuşmacı olarak katıldı.
ÇOCUKLARIMIZ BÜYÜDÜKLERİ SOKAKLARDA KATLEDİLDİ
Bu oturumda ilk olarak konuşan Fahriye Çukur, Rozerin’in henüz 17 yaşında yaşamını yitirdiğini belirterek, “Sabah hazırladım okula gönderdim. Kızım tek kurşunla katledildi. Biz o acıların analarıyız. Bütün annelere, halkımıza sesleniyorum; yüreğimizi bir yapalım, çocuklarımızın, evlatlarımızın arkasında duralım. Barış isteyelim. Eğer barış bizim omuzumuzdaysa biz adım atmaya hazırız. Ama karşı taraf bize adım atacak mı? Her şeye rağmen umudum var. Bu ateşi hepimiz söndüreceğiz” ifadelerini kullandı. Rozerin’in katledilmesinin ardından yaşadıklarını anlatan Fahriye Çukur, “Çocuklarımız büyüdüğü sokaklarda katledildi. Ellerinde silah yoktu. Buna rağmen yine barış istiyoruz. Barışa doğru adım atalım. Bizden sonraki çocuklarımız ve torunlarımıza güzel bir dünya bırakalım, güzel bir dünya yaratalım onlara. Okuma yazmam yok, metin yok önümde. Benim metnim kalbimde” diye belirtti.
Fahriye Çukur’un konuşması ayakta alkışlandı.
‘DİYALOG SÜREÇLERİ AİLELERLE OLUR’
Ardından konuşan baba Mustafa Çukur da, Rozerin’in katledilmesinin ardından verdikleri adalet mücadelesini ve yaşadıkları hukuksuzlukları hatırlattı. Bu sırada duygusal anlar yaşayan ve konuşmakta zorluk yaşayan baba Çukur, şu ifadeleri kullandı: “Rozerin’in cenazesini alma süreci sürdü. Ama nasıl sürdü? Orada yaşayan aileler bilir. ‘Eğer atılacak bir adım varsa Sayın Abdullah Öcalan’la atılır’ dediğim için yargılandım. ‘Bir gün gelecek siz bu dediklerime geleceksiniz’ dedim. Dediğim gün geldi. Sayın Devlet Bahçeli’nin attığı adım önemlidir. Sayın Öcalan’ın çağrısıyla silahlar bırakıldı. Hala devlet tarafından adım atılmış değil. Hala uçaklar kalkıyor, hala insanlar ölüyor, tutuklamalar hala var. Hasta tutsaklar var. En azından onlardan başlayabilirsiniz. Diyalog süreçleri ailelerle olur. Her iki tarafın ailelerin tarafıyla olur.”
‘GÜÇLÜ BİR ADALET MÜCADELESİ VAR’
Hafıza Merkezi’nden Derya Bozarslan, ilk olarak Hafıza Merkezi’ne dair bilgilendirmede bulundu. Çatışmalı süreçlerde çocukların yaşadığı haksızlıklara ve ihlallere tanıklık ettiklerini söyleyen Derya Bozarslan, buna karşı yaptıkları çalışmaları, araştırmaları aktardı. Mayın patlaması, zırhlı araç çarpması, silahlı ve bombalı saldırı sonucu yaşamını yitiren çocukları anımsatan Derya Bozarslan, “Temel derdimiz ailelerin adalet arayışını sormak. Nasıl bir adalet istediklerine bağlı olarak, farklı adalet sistemlerine bakmaya çalışıyoruz. Cezasızlık ayrı bir konudur. Farklı adalet sistemleri neler olabilir ya da ne tür beklentileri var? Bunun üzerine de soru soruyoruz. Neredeyse bütün aileler ceza adaletinin dışına çıkmıyor. Faillerin yargılanmasını ve cezalarını çekmelerini istiyorlar. Cezasızlık ne kadar güçlüyse, adalet arayışı o kadar güçlü oluyor. Buna karşı ailelerin çok güçlü bir adalet mücadelesi var” ifadelerini kullandı. Derya Bozarslan, ailelerle yaptıkları görüşmeler sonrasında tespit ettikleri beklentileri sıraladı.
Son olarak kadın çalışmalarında yer alan avukat Gözde Engin konuştu. 2013-2015’teki süreçten sonra çocukların maruz kaldığı ihlallere ve buna dönük kadın hareketi olarak yaptıkları çalışmalara dair aktarımlarda bulunan Gözde Engin, “Barışı toplumsallaştırmamız ve bir daha geri adım atmamalarını sağlayabilmemiz gerekiyor. Herkesin bu sorumlulukla ve yükle hareket etmesi gerekiyor” diye belirtti.
İlk oturum, katılımcıların görüş ve önerilerini sunmasıyla sona erdi.
Konferans, “Savaş ve çatışma ortamlarının çocuklar üzerinde etkileri” başlıklı ikinci oturumla devam edecek.
MA