
■ Politika’dan Yorum
Beklenen oldu. ABD hava kuvvetleri gece İran’ı bombaladı. Kendi açıklamalarına göre İran’ın nükleer zenginleştirme tesislerini vurdular.
Trump, “ABD’nin İran’a yönelik saldırısı; ABD, İsrail ve dünya için tarihi bir an. İran şimdi bu savaşa son vermeyi kabul etmeli” dedi.
Trump’ı tebrik eden Netanyahu, ABD Başkanı’na hitaben yaptığı konuşmada “ABD’nin müthiş ve haklı gücüyle İran’ın nükleer tesislerini hedef alma yönündeki cesur kararınız tarihi değiştirecektir. Yükselen Aslan Operasyonu’nda İsrail gerçekten inanılmaz şeyler yaptı. Ancak bu gece İran’ın nükleer tesislerine karşı gerçekleştirdiği eylemle Amerika gerçekten eşsiz bir başarıya imza atmıştır. Dünya üzerinde başka hiçbir ülkenin yapamayacağı bir şey yaptı. Tarih, Başkan Trump’ın dünyanın en tehlikeli rejimini dünyanın en tehlikeli silahlarından mahrum bırakmak için harekete geçtiğini kaydedecektir. Bugünkü liderliği, Ortadoğu’yu ve ötesini refah ve barış dolu bir geleceğe taşıyabilecek tarihi bir dönüm noktası yaratmıştır” dedi.
ABD neden bu kadar hızlı devreye girdi? Özünde ABD’nin savaşa direk müdahil olması son çare olacaktı.
ABD, İsrail ve NATO şöyle bir plan yapmıştı; Bölgenin jandarması olan İsrail, İran’a saldıracak. 46 yıldır mollaların İslami faşizmi altında baskı altında yaşayan İran halkları, başta kadınlar olmak üzere ayaklanacak. İsrail’in yıllara dayanan istihbarat çalışması ile örgütlediği “muhalefet” sokaklara dökülecek, İran’daki faşist molla rejimi yıkılacak.
Yıllardır ABD’de yaşayan devrik Şah Rıza Pehlevi’nin oğlu Rıza Pehlevi İsrail’in İran’a yönelik saldırıları başlayınca düzmece bir madalya töreni için Tel Aviv’e davet edildi. İran rejimi yıkılınca Rıza Pehlevi hemen Tahran’a intikal edecek ve iktidarını ilan edecekti. Senaryo buydu.
Evdeki hesap çarşıya uymadı. Yaralı İran silahlı kuvvetleri İsrail’e sert yanıtlar vermeye başladı. İsrail’in şehirleri, hava limanları ve limanları roket saldırıları ile tahrip edildi. Rusya, Çin ve Pakistan, İran’a olan desteklerini açıkladı. Çin’den İran’a adeta kargo hava köprüsü kuruldu.
Kısacası plan tutmadı. ABD bu durumda bizzat saldırmak zorunda kaldı. ABD’nin saldırısı, Türkiye’nin de üyesi olduğu NATO’nun bu savaşa doğrudan girmesi anlamına gelmektedir. Bu savaş devam eder ve daha da büyürse Türkiye’nin dışında kalması mümkün olmayacak. Ekonomik ve siyasal açıdan köşeye sıkışmış olan Erdoğan için bulunmaz fırsat. Bunu kullanacaktır. Türkiye’yi felakete sürükleyecektir.
Barış, demokrasi ve sosyalizm güçlerinin alternatifi farklı; Ortadoğu ancak tüm bölgeyi kapsayacak federatif demokratik halk cumhuriyetlerinin kurulması ve Ortadoğu’da konfederal bir yapı kurulması ile bu büyük provokasyonu engelleyebilir. Burada bölgenin tüm devletlerindeki barış, demokrasi ve sosyalizm güçlerine görev düşüyor.
Biz kendimize bakalım. Türkiye’nin barış ve demokratik toplum çağrısı temelinde ilerleme sağlaması ve en başta Türkiye’nin demokratikleşip diğer bölge ülkelerine örnek olarak ilham kaynağı olması ve bölgede Türkiye dışında etkin bir güç olan Kürtlerin, bölgenin Arap, Türkmen ve diğer kadim halkları ile işbirliği içinde mücadeleyi yükseltip genişletmeleri bu süreçte anahtar rol oynayacaktır.
Bizlere düşen görev bu konuda üzerimize düşeni yerine getirmek, demokratik bir Türkiye ve demokratik bir Ortadoğu mücadelesine yoğunlaşarak bölgedeki gelişmelerde belirleyici rol oynamaktadır. Emperyalizmin planları ancak bu şekilde boşa çıkarılabilir.