TBMM çatısı altında oluşturulan süreç komisyonunun İmralı’ya yapacağı ziyaret hakkında değerlendirmelerde bulunan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Cumhuriyet Halk Partisi, gerçekten bu meselenin çözümünde çok aktif ve ciddi bir rol oynayabilirdi. CHP, Cumhuriyet’in kurucu partisidir; yüzyıllık meselede sorumluluğu olan bir partidir. Çözümünde de bence bir rol oynamalıdır. Dolayısıyla CHP’nin ‘İmralı’ya gidilsin mi, gidilmesin mi?’ ya da ‘SEGBİS ile bir bağlantı kurulmasın mı?’ tartışmasını çok talihsiz görüyorum. Çok üzüldüm. Onların da gidilmeme yönlü bir kararı var. Dolayısıyla bu durumu eleştiriyoruz” şeklinde konuştu.
CHP’DEN BEKLENTİ VE CİDDİYET
CHP’nin iktidar hedefi olan bir parti olduğunu vurgulayan Bakırhan, “CHP’den beklentimiz büyük. İktidar hedefi olan bir parti, Türkiye’nin en temel meselesinin çözümünde gerekirse cesur olmalı ve risk almalıdır. Kim tabanının hassasiyetine sığınarak siyaset yürütebilir? Siyasetin görevi cesur olmak ve tabanını bu meselelere dahil etmek için bir çerçeve, bir perspektif ortaya koymaktır. Bu meselenin çözümü 86 milyonun ilgilendiriyorsa, 86 milyonun hatırı sayılır bir kesimini temsil eden bir partinin bu meselede sağa sola bükmeden, iktidar karşıtlığına sıkıştırmadan, bu meselenin çözümünde bir kez daha aktif rol oynaması gerekiyor” dedi.
BARIŞ VE DEMOKRATİK TOPLUM SÜRECİ
Bakırhan, mevcut sürece “barış ve demokratik toplum süreci” dediklerini vurgulayarak, “86 milyonu ilgilendiren, son 100 yılın kanayan yarası olan, her karışına acı ve gözyaşı düşen bir meselenin tartışıldığı, çözümünün arandığı bir sürecin gerçekten tarihi, kritik ve önemli olduğunu” belirtti. Bakırhan, 1 Ekim’de başlayan sürecin “tarihi” nitelikte adımlarla ilerlediğini kaydederek, “Bugüne kadar kimse beklemiyordu… Yani Öcalan’ın 27 Şubat’ta böyle bir çağrı yapacağını, silahları bıraktıracağını, PKK’yi feshedeceğini… Hatta en önemlisi, artık Türkiye’ye karşı silah kullanılmayacağını ve burada bulunan silahlı güçlerin de yurt dışına çıkacağını sorsanız, belki toplumun yüzde 90’ı beklemezdi” ifadelerini kullandı.
BARİŞ İKLİMİ YARATILMALI
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’deki açıklamasını “cesur bir çıkış” olarak değerlendiren Bakırhan, “Barışı toplumsallaştırmak gerekiyor. Bunun yolu da atılacak kimi adımlardadır. Yani yasal düzenleme gerektirmeyen, idari kararlarla çözülebilecek; toplum ‘Bak, bu iş ilerliyor, iyiye doğru gidiyor’ diyebilecek. Nefes almamızı sağlayacak bir barış iklimi yaratacak adımlar atılabilir. Cezaevleri tıklım tıklım. Hâlâ kayyımlar duruyor. Hâlâ muhalefetin belediyelerine kayyımlar atanıyor. Belediye eşbaşkanları, belediye başkanları tutuklanıyor, yargılanıyor” dedi.
TUTARLI SİYASET DEĞERLENDIRMESİ
DEM Partisi Eş Genel Başkanı Bakırhan, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin “Gerekirse İmralı’ya ben giderim” açıklamasını incelediğinde, bunun tutarlı bir siyaset olduğunu kaydetti. Bakırhan, “Sayın Bahçeli en başından beri tutarlı bir siyaset izliyor. Çıktığı günle aslında aynı şeyleri söylüyor. Aslında iki tane aktör ilk söylediği sözü devam ettiriyor. Öcalan da Sayın Bahçeli de bunu yapıyor” dedi.
KÜRT MESELESİ VE ÇÖZÜM YAKLAŞIMI
Bakırhan, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun İmralı kararına dair şunları ekledi: “100 yıllık bir meseleyi SEGBİS’e, link’e ya da bir bağlantıya indirgemeyecek kadar değerlidir, kıymetlidir. Şunu söylüyorum: 100 yıllık bir meseleyi çözüyoruz. Çözelim mi, çözmeyelim mi? Karar verin. Bir toplumu temsil ediyorsunuz; koca koca siyasi partilersiniz. Ha SEGBİS’e bağlanmışsın, ha oraya bir komisyon gitmiş. Meselenin kendisi, oradan ne denileceği ile ilgili bir meseledir. Kürt meselesi bir linkle çözülecek bir mesele değil. Burada gerçekten üzülüyorum. Öcalan’a gidilirse emin olun daha yapıcı bir değerlendirme çıkacağını düşünüyorum” dedi.
HASHİB İKİ HAZIRLIGA İHTİYAÇ VAR
Bakırhan, anayasa konusunun henüz gündemlerinde olmadığını belirterek, “Anayasa henüz gündemimizde yok, henüz öyle bir tartışmamız yok, henüz öyle bir hazırlığımız yok. İktidar cenahından da anayasa tartışmasına dönük bir dayatma, bir gündem yok. Şu anda meselenin çözümüne odaklanmışız. Bu mesele çözüldükten sonra tabii ki Türkiye demokratik bir anayasaya kavuşmalıdır” dedi.