
E-haberler’den Muaz Kalaycı’nın haberine göre, meteorolojiden art arda gelen yağmur uyarıları İstanbul başta olmak üzere pek çok kentte “bir sağanakta sokak göl oldu” şikâyetlerini yeniden alevlendirdi. İlk soğuk hava dalgalarıyla birlikte bodrum daireleri, zemin kat işyerleri, kapalı otoparklar ve alçak kotlu sokaklar yine risk haritasının baş köşesinde. Uzmanlar, “son dakika paniği” yerine bugünden atılacak küçük adımların yarınki büyük zararı keseceğini söylüyor.
“BİR BULUT GELDİ, HER YER GÖL” KORKUSU GERÇEĞE DÖNÜŞMEDEN
Kentlerde su, doğası gereği en alçak noktaya akıyor; dar kesitli dere yatakları, mazgalı tıkalı ara sokaklar ve eğimi yanlış verilmiş site girişleri ilk dalgayı karşılıyor. Bodrumlarda ışıklık pencereleri, asansör kuyuları ve elektrik panolarının bulunduğu bölmeler suyun hızla dolduğu kritik odaklar. Konutlarda kapı altı eşiklerinin alçak olması, pencerelerde yıpranmış contalar ve dış duvar diplerinde su itici kaplama eksikliği, küçük bir sağanağın bile eve sızmasına yol açabiliyor. “Benim binama bir şey olmaz” rehaveti, her kış aynı fotoğrafı üretiyor: su seviyesini duvarda iz bırakarak yükselten ve birkaç saatte günlerce uğraş çıkartan bir tablo.
EV SAHİPLERİ VE KİRACILAR İÇİN ETKİLİ ÖNLEMLER
Bodrum ya da zemin katta yaşayanlar için ilk adım, giriş kapısının suya karşı gerçek bir bariyete dönüşmesi. Kapı altı fırça süpürgelikleri ve su sızdırmaz bantlar tek başına yeterli olmuyor; yağış öncesi kapı eşiklerinin yükseltilmesi ve gerektiğinde geçici bariyerlerin devreye alınması öneriliyor. Pencere pervazlarındaki ince boşlukların silikonla kapatılması, ışıklık çerçevelerinin yakınında suyun birikeceği ceplerin temizlenmesi ve balkon giderlerinin “poşet, peçete, yaprak” üçlüsünden arındırılması basit ama hayat kurtarıcı ayrıntılar. Kiracıların “ev sahibine söyledik” cümlesiyle yetinmemesi, yazılı bildirimle tarih-saat kaydı tutması ve sigorta poliçelerinde sel-su baskını teminatının açıkça yer aldığını kontrol etmesi isteniyor. Çünkü hasar anında saniyelerin değeri var; kimin hangi sorumluluğu üstleneceği baştan net olmalı.
APARTMANLARDA ‘YAĞMUR TİMİ’ OLUŞTURMAK NEDEN İŞE YARIYOR?
Yönetimler, yağışlı günler için küçük ama disiplinli bir görev paylaşımına gidince farkın anında hissedildiğini anlatıyor. Çatı oluklarını ve iniş borularını kontrol eden bir kişi, bina girişindeki mazgal ve logarı gözleyen bir kişi, bodrumdaki dalgıç pompanın çalışırlığını takip eden bir kişi… Üç kişilik bu mini ekip, ilk damlalar düşünce WhatsApp grubuna “kontrol tamam” mesajı bıraktığında tüm binanın siniri gevşiyor. Pompanın hortumunun nereye deşarj edeceği, elektrik kesintisinde hangi prizden besleneceği, asansörün yağış anında hangi katta bırakılacağı gibi ayrıntılar önceden kararlaştırıldığında telaş yerini plana bırakıyor.
OLUKLAR TAŞMIYORSA, SOKAK DA TAŞMIYOR
Her yağışta tekrarlanan dramın perde arkası çoğu kez aynı: yaprak ve poşetle tıkanmış oluklar. Çatıdaki yaprak ızgaralarının eksik olduğu binalarda su, iniş borusuna ulaşamadan taşma yapıyor, cepheye vurup pervazlardan içeri çalışıyor. İniş borusu ile yer altı drenajının birleştiği noktaya kir tutucu sepet takıldığında tıkaç riski belirgin düşüyor. Kör rögara bağlanmış drenajlar sık tıkanıyorsa, geçici bir yan hortumla yüzey akışına kontrollü deşarj sağlanması, “oluk taştı, su kapıda” senaryosunu boşa çıkarabiliyor. Bu müdahaleler maliyetli değil; asıl bedel, yapılmadığında ortaya çıkıyor.
“SU ÇEKER” EZBERİNİ BIRAKIN
Kış yağışlarının ilk mağdurlarından biri de alt geçitlerde ve kapalı otoparklarda kalan araçlar. On beş-yirmi santimetre bile egzozdan su emişine ve motor kilitlenmesine yetebiliyor. Uzmanlar, su birikintisine hızla girmeyi “pahalı bir refleks” olarak tanımlıyor; geri dönmek, beklemek veya alternatif güzergâh seçmek en ucuz çözüm. Kasko poliçelerinde sel-su baskını, çekici ve ikame araç başlıklarının kapsamı daha yağmur başlamadan öğrenilmeli. Çünkü hasar sonrası telefonda aranan her madde, çoğu zaman “keşke”ye dönüşüyor.
TEZGAH 10 SANTİM YÜKSEK OLSA O FOTOĞRAF YOKTU
Zemin kat dükkânlarda risk, ürünün yerle temas ettiği ilk rafta başlıyor. Raf tabanının birkaç santimetre yükseltilmesi bile fatura kalemlerini silip süpürüyor. Kapı önüne görünmez bir eşik, içeriye doğru suyu süpürecek bir kanal, kasanın ve pos cihazlarının masanın üst rafına taşınması; hepsi küçük dokunuş ama kritik fark. Pek çok işletme sahibi, “bir karış yükseklik, bir gün iş kaybını kurtardı” diyerek aynı deneyimi paylaşıyor.
OKULLAR VE SİTELER İÇİN OYUN ALANI TESTİ
Yağmurdan hemen sonra sahaya çıkan velilerin çektiği fotoğraflar aynı: tek potalı sahalar göle dönmüş, kaydırak altları suyla dolmuş. Zemin eğiminin suyu mazgala taşıyıp taşımadığı, oyun alanlarında geçirgen malzeme kullanılıp kullanılmadığı ilk bakışta belli oluyor. Site ve okul yönetimleri, otopark rampalarının sonunda şamandıralı pompa sistemlerini devreye aldığında, elektrik kesintisine karşı küçük bir UPS eklendiğinde ve mazgallar düzenli temizlendiğinde, “yarım saat yağdı, hayat felç” şikâyeti belirgin azalıyor.
YAĞMUR BAŞLAR BAŞLAMAZ İLK 10 DAKİKAYI BOŞA HARCAMAYIN
Sağanakla aynı anda atılan üç adım birçok evi kurtarıyor: bina önü mazgalı kontrol etmek, bodrum kapısının önüne daha önce hazırlanan bariyeri hızla yerleştirmek ve asansörü alt kotlara göndermemek. Balkon ve teras giderlerine kaçan küçük bir yaprak bile bütün cephenin suyunu içeri çevirebiliyor; yağışın ilk dakikalarında hızla temizlemek, ilerleyen saatlerde uğraşacağınız işin katlarını azaltıyor. Unutulmaması gereken bir başka ayrıntı da bodrumdaki ışıklık pencerelerinin önünde biriken minik gölcükler; burada biriken su, en kısa yoldan içeriyi buluyor.
ELEKTRİK VE DOĞALGAZDA “KAPAT—KURUT—KONTROL” KILAVUZU
Su giren hacimde enerji varken içeri adım atmak, görünmez risk. Şalter indirildikten sonra bile ıslanmış prizler ve anahtarlar kısa devre tehlikesi taşıyor. Kombi, sayaç ve vanaların çevresi su aldıysa yetkili servis gelmeden cihazları çalıştırmak, küçük bir arızayı büyütmekten başka işe yaramıyor. “Kurutma” işleminin ardından uzman kontrolü, hasarı ve güvenlik riskini minimumda tutuyor. Ucuz çözümlerle “idare etmek” yerine standartlara uygun onarım yaptırmak, sonraki yağışta aynı filmi başa sarmamak için şart.
SİGORTA DOSYASI HAZIRSA STRES YARIYA DÜŞER
Zarar anında herkes aynı hatayı yapıyor: o telaşta belgeleme unutuluyor. Oysa daha bugün, evin ve cihazların genel fotoğraflarını çekip bir klasöre atmak, seri numaralarını not etmek ve kritik alanların mevcut durumunu kayıt altına almak büyük fark yaratıyor. Olası bir baskında su seviyesini duvarda işaretlemek, saatli-günlü birkaç fotoğrafla desteklemek ve geçici onarım yaptıysanız kısa bir notla parçaları saklamak, eksper sürecini hızlandırıyor. “Somut kanıt” ne kadar güçlü ise, tazminat yolculuğu o kadar kısa sürüyor.
DERE KENARINDA GÜZEL MANZARA, YÜKSEK RİSK
Taşkın koridorlarına yakın semtlerde yaşayanların programı kış boyunca farklı olmalı. Araç park yeri üst kotlara taşınmalı, bahçe katı pencerelerine menfezli setler eklenmeli, yağmurda kiler gibi alt hacimlere eşya indirme alışkanlığından vazgeçilmeli. Bahçe duvarlarının suya set olmadığını bilmek, “duvarımız var” güvenini gerçekçi bir plana çevirmek gerekiyor. Yağış uyarılarında bir gecelik plan bile kaybı sıfırlayabiliyor.
TEKNOLOJİYİ LEHİNİZE ÇEVİRİN
Akıllı telefonlardaki radar görselleri ve anlık bildirimler, “yağmur geldiğinde bakarız” yaklaşımını bitiren en güçlü araç. Kırmızı-mor bantların yaklaşması, alt geçit planını iptal etmek ve bodrum katı kontrol etmek için yeterli uyarı. Birçok hasarın ortak noktası, “nasıl olsa geçer” diye atlanan o ilk on beş dakika. Teknolojiyi cebinizden değil, evinizin güvenliğinden yana kullanmak gerekiyor.
KOMŞU KOMŞUNUN CAN SİGORTASIDIR
Apartmanda yalnız yaşayan yaşlılar, engelliler ve küçük çocuklu aileler, sağanakta en savunmasız gruplar. Mahalle dayanışması, “bir telefonla hâlinizi yokladık” kadar basit bir refleksle bile büyük zararı önleyebiliyor. Site panolarına “yağışta arayabileceğiniz komşular” listesi asıldığında, yardım çağrısı bir numara uzağa düşüyor. Kent yaşamının hızında unutulan o eski refleks, kış aylarında en güvenli şemsiyeye dönüşüyor.
EVCİL DOSTLAR DA PLANIN PARÇASI
Kedi ve köpek mamalarının, kumlarının ve taşıma çantalarının yerden bir raf yukarı alınması, balkon-teras giderlerinin tüy-yaprak karışımıyla tıkanmadığının kontrol edilmesi ve acil durumda çıkış planının kapının arkasına asılması, aile kadar evcil dostları da koruyor. Sel baskınlarında panik olan hayvanların sığınacağı güvenli bir oda belirlemek, küçük ama etkili bir adım.
KÜÇÜK ÖNLEM, BÜYÜK FERAHLIK
Kış her yıl aynı soruyu soruyor: “Hazır mısınız?” Cevabın “evet” olabilmesi için büyük bütçelere değil, planlı ve tutarlı küçük hareketlere ihtiyaç var. Kapı eşiği yükseltilmiş, mazgalı temizlenmiş, pompası denenmiş, sigorta dosyası hazır bir ev, sağanağı haber bültenlerinden değil, penceresinin ardından sakinlikle izler. Su baskınları kader değil; hazırlıkla, dayanışmayla ve biraz da dikkatle önlenebilir. Bu kış, telaş değil tedbir kazansın.