
Kendisini “Ortadoğu uzmanı, uluslararası hukukçu, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) mağduru ve Barzani ailesinin eski danışmanı” gibi farklı kimliklerle tanıtan ve yüzlerce kadını dolandırdığı iddia edilen Fırat Acar’a dair son olarak dolandırıcılık için hazırladığı belgeleri “Acar’ın dolandırıcılık belgeleri ortaya çıktı: Sahte kimlik ve diploma” başlıklı haberimizde yer vermiştik. Acar’ın dolandırıp mağdur ettiği kadınlar, şikayetlerini anlatmaya devam ediyor.
G.A. isimli kadın, Acar’ın yüksek miktarlarda parasını aldığını belirterek, konuya dair belgeleri bize ulaştırdı. Türkiye Sicil Gazetesi’nde yer alan bilgilere göre Acar’ın gayri resmi sahibi olduğu iddia edilen SRC Yayınevi öncelikle resmi olarak A.A.,I.G. ve D.A.’nın olduğu gözüküyor. Ardından aralarında anlaşmazlık çıkması üzerine A.A. ve D.A.’nın ortaklıktan çekildiği ve 6 Eylül 2024’te G.A.’nın ortak yapıldığı resmi evraklarda yer alıyor. G.A., tarihler 29 Kasım 2024’d-ü gösterdiğinde ise SRC Yayınevi’nin tek sahibi oluyor. Acar’ın yönlendirmesiyle G.A. toplamda yayınevi ortaklarına 450 bin TL vererek, yayınevinin tek sahibi oluyor. Ancak devir işleminden sonra Acar’dan herhangi bir ücret alamıyor. Bunlar kağıt üstünde kalıyor.
BANKANIN DAİRESİNE EL KOYMA TEHLİKESİ
G.A., SRC Yayınevi’nin tek sahibi olduktan sonra Acar’ın kendisine, Dünya Bankası’na bağlı Uluslararası Finans Kurumu’nun (IFC) “Kültür Sanat Hibe” projesi kapsamında çok sayıda ünlü yazarın kitabının basılması gerektiğini ve yüklü miktarda paraların gerektiğini söyledi. G.A. bunun üzerine şirket adına bankadan krediler çekmeye başladı. Bu kapsamda elimize ulaşan banka dokümanlarına göre G.A., Antalya’da bulunan aile bireylerinden İ.G.’nin dairesini Vakıfbank’a ipotek gösterdi ve bankanın hazırladığı “Gayrimenkul Değerleme Raporu”nun fiyat belirlemesi üzerine şirket adına 6 milyon 300 bin TL para çektiği ortaya çıktı. G.A.’nın faiziyle bugün itibariyle ödeyeceği para ise toplamda 10 milyon 198 bin olduğu hesaplandı. G.A., borcunu ödeyemediği için bankanın daireye el koyma tehlikesiyle karşı karşıya.
Ayrıca, Acar’ın Mersin’de aile hekimi olan eşi Gül Söylemez Acar’a da yüklü miktarlarda para gönderdiğine dair çok sayıda dekont ortaya çıktı. Elimize ulaşan ve G.A.’nın, Gül Söylemez Acar’a 9 milyon 56 bin TL gönderdiği banka dekontlarında yer alıyor.
G.A., “Ülkemizde saygı değer bir konumda olan yayın ve yayımcılık sektörü; şimdiye kadar eşi benzeri görülmemiş bir dolandırıcılık olayına şahit oldu. Fırat Acar, kendini yayınevi sahibi, KHK mağduru, akademisyen, varlıklı bir iş adamı olarak tanıtan ve kurduğu sosyal ilişki ağları üzerinden sahtekarlık faaliyetlerini sürdüren biridir. Maalesef yıllarını yazarlığa, gazeteciliğe adamış, bin bir çaba sarf ederek yazdıklarını okurla buluşturmaya çalışan kişilerin emeklerini hiçe sayarak, kitaplarını kağıtçılara üç kuruşa satmış bir dolandırıcıyı, Fırat Acar’ı tanımak zorunda kaldık. Yayın dünyasının yüz karası olarak tarihte yerini alacağından hiç kuşku duymadığım bu kişi yüzünden, telif ücretini alamayan onlarca yazarımızdan da özür diliyorum” dedi.
‘MİLYONLARCA ZARARA UĞRADIM’
G.A., sözlerini şöyle sürdürdü: “IFC projesi olarak tanıttığı gerçek dışı bir yapılanma ve bu projeye ait olarak sunduğu sahte evraklarla beni ve ailemi milyonlarca lira zarara uğrattı ve bu paranın çok azını yayınevi giderlerine harcadı. Paranın büyük kısmını kendi özel harcamaları için kullandığını ve bazı yerlere aktardığını üzülerek öğrendim. Bu süreçte tüm çabalarıma rağmen maddi olarak kendisinden kayıplarımıza ilişkin bir karşılık görmedik. Geldiğimiz noktada bizi, bankanın el koyduğu ev ipoteği ve bankalardan çekilmiş milyonlarca liralık kredi borçlarıyla baş başa bıraktı. Zaman aleyhimize işliyor; kimimiz sokakta kalma, kimimiz biriken borçlar nedeniyle belki hapiste olma tehlikesi ile karşı karşıyayız. Fırat Acar’ın her şeyinin sahte olduğunu anladıklarından itibaren hukuki yollara başvurduk. Ancak, bildiğiniz gibi ki ülkemizde hukuki süreç çok yavaş işliyor. Yürüttüğümüz hukuksal mücadelenin uzun süreceğini biliyoruz ama bize ve tüm yazarlara yapılan haksızlığın hesabını sonuna kadar soracağımızdan da kimsenin kuşkusu olmasın. Bunları söylemek benim için çok zor olduğunu belirtmek isterim. Yaşatılan bu ağır psikolojik travmaya ek olarak mali çıkmazların içinde olmak benim ve tüm ailenin sağlığını sürekli olumsuz etkiliyor. Bu mali yükü kendi başımıza taşıyamıyoruz. Bu süreçte maddi, manevi her türlü desteğe ihtiyacımız var. Bu yolu desteklerinizle aşabileceğimize yürekten inanıyorum” diye belirtti.
MA / Ömer İbrahimoğlu