
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Amed’deki Sümerpark’ta “Kürt sorununda emekçi çözüm” toplantısı gerçekleştirdi. Toplantının yapıldığı salona, Kürtçe ve Türkçe “Barış için özgürlük, kardeşlik için eşitlik” pankartı asıldı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) yöneticilerinin de katıldığı toplantıda konuşan ESP Eş Genel Başkanı Murat Çepni, önemli bir süreçten geçildiğine dikkat çekerek, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Partililerin grubuna gelerek el sıkmasından bugüne yaşanan gelişmeleri hatırlattı.
Türkiye’yi bu adımı atmaya zorlayan durumun Kürt halkının her türlü saldırı, inkar, imha ve katliama karşı verdiği mücadeleden vazgeçmemesi olduğunu belirten Çepni, Türkiye’yi masaya oturmaya zorlayan bir diğer nedenin de Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler olduğunu söyledi.
‘EMEKÇİ ÇÖZÜM’ KAMPANYASI
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısı sonrası PKK’nin kritik adımlar attığına dikkat çeken Çepni, devletin buna karşı hala herhangi bir adım atmadığını dile getirdi. Abdullah Öcalan’ın talebi olarak Meclis’te kurulan komisyonun süreci yayan ve uzatan bir konumda olduğunu belirten Çepni, Kürt sorununun çözümü için “emekçi çözüm” tarifini anlattı. Savaş politikalarına ya da ülkedeki diğer sorunlara emekçilerin “hayır” demesiyle çözümün açığa çıkabileceğini sözlerine ekleyen Çepni, bulundukları her yerde “emekçi çözüm” kapsamında taleplerini sıralayarak, faaliyet yürüttüklerini söyledi. Çepni, bu kapsamda ise “Emekçi Çözüm” kampanyası başlattıklarını duyurdu.
TALEPLER
Çepni, kampanya kapsamındaki taleplerini şöyle sıraladı:
“* Kürt halkının kollektif, ulusal kimliği tartışmasız kabul edilmelidir.
* Anadilinde eğitimin sağlanması, anadilin üzerindeki tüm yasakların ortadan kaldırılması ve Kürt halkının anadilinin resmileştirilmesi gerekmektedir.
* Binlerce köyün boşaltıldığı, faili meçhullerin yaşandığı, her türlü kontra savaş suçunun işlendiği bir süreçten bahsediyoruz. Kirli savaş suçlarıyla yüzleşmek ve bunların yargılanmasını sağlamak gerekiyor. Adalet olmadan, çözüm ve demokratik gelişme mümkün değildir.
* Politik özgürlükler sağlanmalı. İşçiler emekçiler ve halklarımızın söz eylem ve örgütlenme hakkı sağlanmalı. TMK diye ucubeyle karşı karşıyayız. TMK oldukça söz, eylem ve örgütlenmenin sağlanması imkansızdır. TMK kaldırılmalıdır.
* Amasız, fakatsız kayyım gaspından vazgeçilmelidir.
* Kürt Halk Önderi hala tecrittedir. Tecridin tümden kalktığı söylenemez. Tecrit tümden kalkmalı ve özgür, çalışır koşulları sağlanmalıdır.
* Siyasi faaliyetleri gerekçesiyle cezaevinde olan mahpuslar derhal serbest bırakılmalıdır.
* Sürgünde olan arkadaşlarımızın geriye dönüleri sağlanmalıdır.
* Sınır ötesi operasyonlar derhal durdurulmalı. Bir taraftan kardeşlik edebiyatı yapılırken, bir taraftan saldırıların gerçekleştirilmesi asla kabul edilemez.
* Kürdistan coğrafyasında binlerce altın madeni coğrafyası projesi yapılıyor. Bir tarafta Kürt halkıyla kardeşlik, diğer taraftan Kürt halkının nefes aldığı coğrafyaya ölüm. Doğayla barış olmalıdır, doğaya karşı katliam tarzından vazgeçilmelidir.”
Bu taleplerin pazarlık konusu olmadığını vurgulayan Çepni, bu taleplere dair adımların ivedilikle atılması gerektiğinin altını çizdi.
KADINLARIN SÜRECİ ÖRGÜTLEMESİ
Ardından Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) adına konuşan Fethiye Ok ise, savaşlardan en çok etkilenen kesimlerin başında kadınların geldiğini anımsatarak, dolayısıyla barışa en çok kadınların söz kurmasının önemli olduğunu vurguladı. Fethiye Ok, şöyle devam etti: “Bu süreçte kadınlar kimliğine, diline sahip çıkarak serhildanlarla taleplerini ortaya koydular, geri adım atmadılar, savaşa karşı siper oldular. Göç politikaları, inkarcı ve asimilasyoncu politikaları kadınlar yaşadı. Kadınlar kendi dilini konuşamadı, konuşmaları engellendi. Barış Anneleri barışın olması için mücadelesi yürüttü. Kendilerini gözaltında, hapishanelerde buldular. Barışın bu topraklarda savaş kadar zor olduğunu biliyoruz. Kadınların bu dönem bakımından barış mücadelesinde öncüleşmesi, kadın haliyle bu süreci örgütlemek önemli. Türk ve Kürt emekçi kadınlarla birleşerek, güçlü bir mücadele ortaya koyarak barışın sağlanabileceğini düşünüyoruz. Kadınlara yönelik şiddetin, katliamın yaşandığı ve faillerin yargılanmadığını biliyoruz. Dolayısıyla barış olacaksa bu faillerin yargılanması ve hesap sorulmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Kürdistan’da genç kadınların özellikle asker, polis tarafından tacize uğraması, tehdit edilmesi, yaşamına son vermeleri kirli savaş politikalarını bir sonucudur. Bu açıdan da hesap sorulması önemlidir.
ÖRGÜTLÜ KÖTÜLÜĞE KARŞI ÖRGÜTLÜ MÜCADELE
Devrimci örgütlülük DAİŞ gibi cani bir örgütü yenilgiye uğrattı. Ekolojik bakış açısına sahip bir devrim inşa etti. Dolayısıyla barışın kadınlaşma hali, bu topraklarda gerçekle buluşma halinde en önemli şeyin kadınların devrimci mücadelesi olduğu, örgütlü şekilde kendisini ifade etmesinden geçtiğini görmüş olduk. Barış için, özgürlük için; örgütlü güç ortaya koyduğumuzda kazanacağımızı görmüş olduk. Her türlü şiddetin son bulması, faillerin yargılanması sağlanmadan barışın, demokrasinin olmayacağını ifade ediyoruz. Kadınlara karşı örgütlenen bu örgütlü kötülüğü yenmenin en önemli yolu kadınların örgütlü mücadelesi olduğunu düşünüyoruz.”
Toplantı, konuşmaların ardından son buldu.
MA