
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlattığı “Barış ve Demokratik Toplum Süreci” bağlamında PKK silahlı mücadeleye son verdiğini tüm dünyaya duyurdu. Ancak buna rağmen Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik saldırıları sürüyor. Zap, Metîna ve Avaşîn alanları neredeyse her gün bombalanıyor. HPG’nin en son 8 Ağustos’ta yaptığı açıklamaya göre, 24 Temmuz ile 7 Ağustos tarihleri arasında yalnızca Zap, Metîna ve Avaşîn bölgesinde bulunan tüneller, ağır silah, obüs ve insansız hava araçlarıyla en az 58 kez hedef alınarak bombalandı.
Gazeteci Weysi Talli, Türkiye’nin bölgeye dönük saldırıları ile Irak hükümetinin Mexmûr Kampı’na yönelik ambargo ve baskı politikalarına ilişkin konuştu.
‘SAVAŞTA ISRAR’
Gazeteci Talli, özellikle Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerinde saldırıların yoğunlaştığını belirterek, “Bu alanlar, Federe Kürdistan’ın en dağlık, en zor geçit veren bölgeleridir. Coğrafi yapısı nedeniyle uzun yıllardır gerilla alanı olarak biliniyor. Ancak bugün artık silahlı mücadeleye son verilmesine rağmen savaşta ısrar var. Saldırılar sadece gerilla alanlarını değil, aynı zamanda sivil yaşamı da hedef alıyor. Köyler boşaltılmış, yaylalar yasak, tarım ve hayvancılık faaliyetleri yasaklanmış durumda. Bu nedenle bölgedeki ekonomik hayat tamamen felç olmuş durumda.”
Saldırıların stratejik amacına da değinen Talli, “Zap, Metîna ve Avaşîn, hem Türkiye sınırına hem de Irak’ın iç bölgelerine uzanan geçiş noktalarıdır. Buralara yönelik her bombardıman sadece askeri bir hedef değil, aynı zamanda Kürt halkının bu bölgelerdeki varlığını kırma girişimidir. Hava saldırıları sonrası köylerde yıkılan evler, yakılan bahçeler ve tarım alanlarının tahribatı, halkın geri dönmesini imkansız hale getiriyor” dedi.
‘1993 PROVAKASYONU’
Yaşananların 1993’teki çözüm sürecinde yaşanan provokasyonları hatırlattığını söyleyen Talli, “Bir mağarada 12 askerin ölümü olayı, 1993’teki 33 asker olayını hatırlatıyor. O zaman da çözüm süreci vardı, ama provokasyonlarla bitirildi. Bugün de aynı yöntemler devrede. 1993 provakasyonun her an tekrardan yaşatılma ihtimali bulunuyor. Bu saldırılarla amaçlanan, sürecin önünü tıkamak ve savaş zeminini canlı tutmak. Zaman zaman bölgeden bilgi alıyoruz; hâlâ savaş izleri var, bağ ve bahçeler yok edilmiş. Buralarda yaşamın yeniden canlanması çok uzun bir zaman alacak” diye belirtti.
‘SALDIRILARIN ARTIK BİR GEREKÇESİ YOK’
PKK’nin 7 Mayıs’ta kongresini yaparak, 12 Mayıs’ta fesih kararını açıkladığını ve bundan sonra gerilla alanlarına doğrudan saldırı olmadıkça herhangi bir eylem içinde olmayacağını ilan ettiğini söyleyen Talli, şöyle devam etti: “‘PKK burada’ bahanesiyle yapılan bu saldırıların artık hiçbir meşru gerekçesi yoktur. Bu saldırılar kanunsuzdur, hukuksuzdur. Irak ve Federe Kürdistan hükümetleri bu durumu uluslararası alana taşıyabilir. Devletin yıllardır sürdürdüğü savaş dili sonuç vermedi, bu saatten sonra da vermez. Bu dil ve bu provokasyon politikası terk edilmelidir. Genel olarak saldırılar sürüyor ve büyük tehlikeler yaratıyor. Özellikle de 1993 provokasyonun her an tekrardan yaşatılma ihtimali bulunuyor. Devletin provokasyonlara kapı açan ve sürecin önünü tıkatan bu savaş dilinden vazgeçmesi gerekiyor.”
IRAK AMBARGOSU
Talli, Irak hükümetinin Mexmûr Kampı’na yönelik 10 Nisan’dan bu yana uyguladığı ambargoya da dikkat çekti. Mexmûr’un Kürdistan tarihinde direnişin ve bedel ödemenin sembolü olduğunu dile getiren Tali, “Buradaki insanlar, savaş ve zulüm politikalarına karşı mücadele verdikleri için hedef oldular. KDP’nin politikalarıyla birlikte Türkiye’nin Irak üzerindeki müdahaleleri de bu baskının parçası. Irak hükümeti kampı tellerle çevirmek, kampa zorla girmek istiyor. Bu kabul edilemez. Mexmûr halkı ambargo politikalarına boyun eğmez, olası bir askeri saldırıya karşı direnir. Sayın Murat Karayılan’da çok açık bir şekilde ifade etti ve dedi ki,’ eğer ki kampa yönelik bir müdahale olursa bizler de müdahale ederiz’ dedi. Bu açıklama olası bir saldırı sonrası ortaya çıkacak tabloyu yeteri kadar izah ediyor. Eğer ki Irak hükümeti bunda ısrar ederse büyük bir tahribatın önünü açacaktır” diye aktardı.
BASKI ARTIYOR
Kamp yöneticileri ile yaptıkları görüşmelerde Irak hükümeti ile bazı noktalarda anlaşmalar sağlandığını, ancak Irak hükümetinin bunları görmezden geldiğini aktaran Talli, “Geliş-gidiş, kimlik yenileme, sağlık ve ekonomik sorunların çözümü konusunda mutabakat sağlanmasına rağmen, hükümet bunları hayata geçirmiyor. MİT ve devlet içindeki bazı kesimler bu süreci istemiyor, kamp üzerindeki baskıyı artırıyor” ifadelerini kullandı.
ŞENGAL VE MEXMÛR HEDEFTE
Mexmûr ve Şengal’e yönelik saldırıların, Abdullah Öcalan’ın demokratik ulus projesinin hedef alınmak istenildiğini aktaran Talli, “Şengal hem kültürel, hem inançsal olarak stratejik bir alandır. Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilmesi planlarında da önemli bir yere sahiptir. Bu yüzden Şengal ve Mexmûr üzerindeki saldırılar bu kapsamda değerlendirilmeli. Süreç başarıya ulaşırsa bu iki bölge nefes alacaktır; başarısız olursa büyük tahribatlar yaşanacaktır. Merkezi ve federal hükümetin bu saldırıyı göze alacak durumda olmadığını düşünüyorum, ancak ihtimal halen masada duruyor” diye konuştu.
MA / Zeynep Durgut