
İlke TV’den Gazeteci Dilek Odabaşı, 10 Temmuz sabahı Diyarbakır’dan yola çıkarak Süleymaniye kırsalındaki Casene Mağarası’na ulaşan heyetle birlikte, PKK’nin silah bırakma törenine tanıklık etti. İlke TV’de yayımlanan yazısında süreci bütün ayrıntılarıyla aktaran Odabaşı, töreni yalnızca bir “bitiriş” değil, demokratik bir sürecin başlangıcı olarak değerlendirdi.
Diyarbakır’dan hareket eden dört otobüslük heyet içinde DEM Parti, DBP, HDK, Barış Anneleri, hukuk ve insan hakları örgütlerinin temsilcileri ile çok sayıda gazeteci yer aldı. Habur Sınır Kapısı’ndan geçişte KDP’li üst düzey yetkililer tarafından karşılanan heyet, Erbil’de bir gece konakladıktan sonra güvenlik önlemleri altında Süleymaniye kırsalına ulaştı.
Odabaşı’nın aktardığına göre, Casene Mağarası’nda düzenlenen törende 15’i kadın, toplam 30 PKK’li yer aldı. Törende ilk sözü KCK Yürütme Konseyi Eş Sözcüsü Bese Hozat aldı. Türkçe yaptığı açıklamada, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta kamuoyuna duyurduğu “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”na atıfla, “Özgür irademizle silahlarımızı imha ediyoruz” dedi. Ardından Kürtçe metni Behzad Çarçel (Nedim Seven) okudu.
Odabaşı’nın ifadesiyle, tören boyunca sessizlik hâkimdi. Ancak Bese Hozat merdivende göründüğünde alandaki zılgıtlar ve alkışlar dağlarda yankılandı. Silahların çanağa bırakılması ve ardından yakılmasıyla törende sembolik bir eşik aşıldı. İmha edilen silahların envanter bilgileri, İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği’nin gözlemciliğinde kayıt altına alındı.
Odabaşı yazısında, bu sürecin yalnızca askeri bir karar değil, sosyopolitik bir irade beyanı olduğunu vurguluyor. “Kadınlara, gençlere, sosyalistlere, emekçilere yapılan çağrı, bunun sadece bir Kürt sorunu değil, demokratik bir dönüşüm çağrısı olduğunu gösteriyordu” diyen gazeteci, törende hissedilen duygusal yoğunluğu da aktardı: “Barış Anneleri’nin gözyaşları, yalnızca geçmişin acılarına değil, belirsizliğe ve beklenen adımların gecikmesine de akıyordu.”
Törenin ardından gözler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapacağı açıklamaya çevrilmişti. Dilek Odabaşı, Erdoğan’ın konuşmasını Diyarbakır’da diğer gazetecilerle birlikte izledi. Cumhurbaşkanı, sürecin sahibi olduğunu belirterek bir Meclis komisyonu kurulacağını söyledi. Ancak Odabaşı’ya göre, konuşma somut adımlar içermediği için hem destekleyenler hem de eleştirenler açısından beklentileri karşılamadı.
Tören sırasında gazeteci Kemal Göktaş’a konuşan Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Ahmet Türk’ün sözlerini de aktaran Odabaşı, “Kayyım uygulamaları kaldırılmalı. Eğer demokrasi diyorsak, bu sadece bir kesim için değil herkes için geçerli olmalı” görüşünü öne çıkarıyor.
Odabaşı’nın yazısı boyunca hissedilen duygusal yoğunluk, tanıklığın ötesine geçerek sürecin etik ve politik sorumluluğuna işaret ediyor. Yazısını şu ifadeyle sonlandırıyor: “Casene’de gördüğüm, şahitlik ettiğim o barış adımı; izleyen, gözleyen, bekleyen herkese çok ağır bir sorumluluk yüklüyordu. Artık bu sorumluluktan kaçış yok.”
Barışın kalıcı olması için gerekli yasal düzenlemeler, cezaevlerindeki siyasetçilerin durumu, kayyım uygulamaları ve demokratik reformlara dair beklentilerin altını çizen Odabaşı, sürecin kaderini yalnızca siyasi iradeye bırakmanın yeterli olmayacağını vurguluyor. Tanıklığı, toplumsal bellekte yer edecek bir çağrıyı tekrar ediyor: “Bu sadece bir adım değil, bir görevdir.”
HABER MERKEZİ