
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, partisinin devam eden Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına ilişkin genel merkezde basın toplantısı düzenledi.
MYK’de konuşulan konulara işaret eden Ayşegül Doğan, toplantıda Türkiye’nin demokratikleşmesi ve barış meselesini konuştuklarını, ikisini ayrılmaz parçalar olduğunu belirtti. Ayşegül Doğan, “Çünkü biliyoruz ki Türkiye barışını sağlayamazsa demokratikleşemez” dedi.
‘YENİ BİR AŞAMAYA GEÇMEK ÜZEREYİZ’
Toplantıda Meclis’te kurulması planlanan komisyon ile ilgili de tartıştıklarını söyleyen Ayşegül Doğan, “Artık yeni bir aşamaya geçmek üzere olduğumuzdan söz edebiliriz. Bu yeni aşamanın çeşitli ayaklarından bahsedebiliriz. Bu açıklamanın bir ayağı tabii ki Meclis’te kurulması beklenen komisyon. Bu komisyonla ilgili görüşmeler, bu komisyonun nasıl çalışacağına ilişkin siyasi partilerin beklentileri ve bu farklı beklentiler talepler arasındaki konsensüs arayışı. Bu aşama önemli bir aşama. DEM Parti olarak başından beri. Bunun için de çok yoğun bir çaba içerisindeyiz. Bu konuda toplumda hem beklenti var hem talep var hem istek var hem de destek var. Bunu da görüyoruz” diye konuştu.
‘YASALAR İLE GÜÇLENDİRİLMELİ’
Ayşegül Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Meclis’teki komisyona ilişkin bir konsensusün oluştuğunu hep birlikte görüyoruz hem toplumsal olarak böyle bir konsensus var hem siyasi partiler arasında buna dönük bir mutabakat olduğunu görüyoruz. Bir komisyon fikri, bundan sonrasına dair yapılacaklara ilişkin çok önemli bir rol üstlenebileceği için önemli. Bu ayağının güçlendirilmesi gerekir. Hukuki birtakım hazırlıklarla güçlendirilebilir, yasal birtakım hazırlıklarla güçlendirilebilir.
Toplumsal mutabakat, yani toplumsal meşruiyet açısından çok önemli bir konudur. Bu nedenle, bizim temennimiz komisyonun yasal bir düzenlemeyle kurulmasıdır. Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi, bu konuda siyasi partiler arasında oluşacak mutabakatı önemsiyoruz. Siyasi partiler arasında oluşacak konsensüsü önemsiyoruz. Yasal dayanakla kurulacak bir komisyonunun faaliyet alanı açısından baktığımızda daha etkili ve kalıcı sonuçları olacağını düşündüğümüz için bizim teklifimiz en başından beri etkili ve kalıcı sonuç almanın bir yolu da siyasi partilerin çıkarlarının üzerinde duran bir yerde pozisyon alan, toplumun kaygılarını gideren bir komisyon olması için bunun özel yetkilerinin olması, mümkünse yasal bir dayanakla kurulması ki mümkün. Mümkün olabileceğine dair tartışmalar yürütülebilir. Böyle kurulmasını DEM Parti olarak tercih ediyoruz, önemsiyoruz. Dediğim gibi bunda da bir mutabakat arayışını önemli buluyoruz.
ALT KOMİSYONLARLA TOPLUM DAHİL EDİLMELİ
Yine biz siyasi parti olarak toplumsal barış diyoruz. Toplumun en geniş kesimlerine ulaşmaktan bahsediyoruz. Yani gerektiğinde komisyon böyle bir usule karar verirse bir takım görüşmeler yapabilir. Gerektiğinde uzmanlardan konuya dair raporlar isteyebilir. Gerektiğinde belgeler isteyebilir. Karar alma süreçlerinde ya da karar tavsiye etme süreçlerinde toplumun farklı düşünen veya bugüne kadar barış ve demokrasi konusunda çalışmaları olan kesimlerin katkısını alabilecek mekanizmayı da kurmamız lazım.
ÇOĞULCU OLMALI
Partimiz açısından vazgeçilmez ilkelerden biri de çoğulculuk ilkesi. O yüzden toplumsal ayağının güçlü olması gerektiğini ve toplumda kurulacak mekanizmalarla bu alt komisyon olabilir. Başka formülasyonlar olabilir ama bir şekilde o komisyona ulaşması ve değerlendirilmesi bizim açımızdan önemlidir. Demokratik işleyiş açısından da bunun önemli olduğunu düşünüyoruz. Yine komisyona Meclis’te grubu bulunan partilerin yanı sıra grubu bulunmayan partilerle ilgili ne yapılabileceği, onların katılımının nasıl sağlanacağı, görüş ve önerilerinin desteklerinin nasıl alınacağı da komisyon açısından önemli olacak.
YENİ BİR AŞAMAYA GEÇİYORUZ
Evet, yeni bir aşamaya geçiyoruz. Yeni aşamaya geçişte bizimle paylaşılan bilgilere göre önümüzdeki bir hafta içerisinde bir takım adımlarla birlikte tarihsel bir ana hep birlikte tanıklık edeceğiz. Yine bizimle paylaşılan bilgilere göre mekansal olarak da çok söz ediliyor, buna ilişkin pek çok haber var. Bunları doğrudan teyit etme imkanımız yok. Ancak tarafların yapacağı açıklamalarla netleşecek. Biz DEM Parti olarak bizimle paylaşılan bilgileri paylaşabiliriz. Kürdistan Bölgesel Yönetiminde olması planlanan bir tarihsel adım. Bu adım da kongre kararlarının gereğine uygun bir şekilde bir yapılacak.
BİR SORUMLULUK ANI
Sürecin önemli aktörlerinden biri de DEM Parti. Dolayısıyla biz de bu konuya ilişkin bir takım hazırlıklar yapıyoruz. DEM Parti olarak bu tarihsel adımı çok önemli bir adım olduğunun farkındayız. Henüz içeriğine ilişkin bilgilerimiz sınırlı olsa da bu konunun asıl muhatabı doğrudan biz olmasak da ama hem tarafların açıklamalarından hem bizimle paylaşılan bilgilerden anlıyoruz ki tüm Türkiye için hatta Ortadoğu için çok önemli bir gelişmeye tanıklık edeceğiz. Bu gelişme yalnızca bir tanıklık anı değil, bir sorumluluk anı aynı zamanda. Hiç kimse sürecin geldiği noktayı bir rehavet anı olarak değerlendirilmemeli. Daha fazla sorumluluk yükleyen; daha fazla somut ve güçlü adıma ihtiyaç duyulan bir aşamaya doğru ilerliyoruz. O yüzden diyoruz ki Genel Kurul kapanmadan Meclis çalışmalarına ara vermeden ve en hızlı şekilde efektif biçimde komisyonu kuralım ve komisyon çalışmalarına devam etsin.
KARŞILIĞI SİYASİ VE HUKUKİ ZEMİN
Bunun yankısı ve karşılığı ancak siyasi ve hukuki zeminle mümkün olabilir. Şimdi yapılması gereken bir karar ve irade ile bu dönemde tekrar ediyorum rehavet yerine daha çok çalışmak barış ve demokratik toplum sürecini bu gelişmeler karşısında hedefine ulaşabilmesi için daha çok sorumluluk üstlenmektir. Bu gelişmeler karşısında daha çok sorumluluk üstlenmezsek, bu süreci kalıcı hale getirme konusunda zorluklar yaşayabiliriz.”
GÜNÜ BELİ DEĞİL
Ayşegül Doğan, açıklamasının ardından gazetecilerin, “Silahsızlanma süreci öncesi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan bir mesajın gelip gelmeyeceği ile yine silah bırakmanın nerde olacağına” dönük sorulara cevap verdi. Ayşegül Doğan, “Önümüzdeki hafta 27 Şubat Sayın Öcalan’ın ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’na uygun bir şekilde 12 Mayıs’ta alınan kongre kararlarına uygun bir tarihi adım atılmasını bekliyoruz. Tam olarak bir gün veremiyoruz size. Taktir edersiniz bu bizim inisiyatifimizde gelişen bir şey değil. Tarafları var bu sürecin. Doğrudan taraflarının açıklaması yapması gerekiyor. Ama devlet yetkilileri ve örgüt yöneticilerinin açıklamalarından ve bizimle paylaşılan bilgilerden süzülen yeni aşamaya ilişkin gelişme şudur; önümüzdeki hafta bu kongre kararlarına uygun yani silahsızlanmayla ilgili bir gelişme bekliyoruz. Hangi gün olacağı henüz net değil” dedi.
ŞEHİR BELİ DEĞİL
Ayşegül Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Irak Kürdistan Bölgesi’nde olacağı tarafımızla paylaşılan bilgi. Erbil mi Seymaniye mi şu anda netleşmiş değil. Ama fark etmez hangi şehir değil. Önemli olan böyle tarihsel bir ana yaklaşmamız. Önemli olan bu süreçte artık yapılması gerekenlerin tüm taraflar açısından yapılması ve bunun çatışmasızlık halinin kalıcı bir hale getirilmesi. Yine savaşın son bulması, silahların tümden devre dışı bırakılması için gereken neyse artık onun yapılması. Şimdi Sayın Öcalan’dan da bir kaç gün içinde bu konuya dair bir açıklama gelmesini bekliyoruz” diye konuştu.
HABERLERİ YALANLADI
Ayşegül Doğan, silah bırakmaya dair törenin yapıldığı ve görüntülerin yarın servis edileceğine dair bir bilgilerinin olmadığını da belirterek, “DEM Parti kaynaklarına dayandırılan bilgiyi DEM Parti olarak teyit etmediğimizi söylemek istiyorum. Bizim kaynaklara dayandırılmış bir bilgi yok. Çünkü bizim böyle bir bilgimiz yok. Sanırım bizde ki bilgi anlaşıldı. Biz bu gelişmeyi önümüzdeki bir hafta içinde bekliyoruz. Bir kaç gün içinde de Sayın Öcalan’dan konuya ilişkin bir açıklama ve mesaj gelmesini bekliyoruz” diye kaydetti.
Ayşegül Doğan, mesajın görüntülü olup olmayacağına dair ellerinde bir bilgi olmadığını ancak görüntülü olmasını temenni etiklerini de söyledi. Ayşegül Doğan, toplumun da böylesi bir beklenti içinde olduğunu ve sürece katkı da sunacağını kaydetti.
MA