
Türkiye’de 1 Mayıs’ın tarihçesi, yalnızca bir bayramın değil, aynı zamanda işçi sınıfının mücadele tarihinin de aynası niteliğinde. Can Şafak’ın yazısına göre, 1935 yılında çıkarılan 2739 sayılı Kanun’la 1 Mayıs, “Bahar Bayramı” olarak ilan edildi. Ancak bu karar, 1 Mayıs’ın özünü boşaltmaya yönelik bir adım olarak değerlendirildi. 1951’de işçilere yarım gün, 1956’da ise tam gün ücret ödenmesi, sembolik bir değişimden öteye geçemedi.
Yarım asrı bulan yasaklama sürecine rağmen sendikal hareketler 1 Mayıs’ı sahiplenmeyi sürdürdü. Şafak’ın aktardığına göre, 1970 yılında İstanbul Kartal’da İstanbul Bölgesi İşçi Birliği (İBİB) tarafından düzenlenen kutlama ve 1975’te TSİP’in İstanbul, Bursa ve Eskişehir’de gerçekleştirdiği etkinlikler, bu sürecin önemli adımlarındandı.
Yazının tamamı şu şekilde:
1935 yılında çıkarılan 2739 sayılı Kanun’la ve “Bahar Bayramı; mayısın birinci günü” ibaresiyle 1 Mayıs’ı Bahar Bayramı olarak kabul edildi. Ancak bu tatil günleri “ücretli” değildi. 1951 yılında işçilere genel tatil günü olan 1 Mayıs’ta yarım günlük; 1956 yılında ise tam gün ücret ödenmesi kabul edildi. Amaç dünya işçilerinin birlik ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ın içeriğini/özünü saptırmaktı.
Şu kadarını hatırlatmak gerekir ki, yıllarca 1 Mayıs’ın karşısında duranların arasında 24 Temmuz’u işçi bayramı olarak kabul edenler de vardı.
Yarım asır süren yasaklama döneminin ardından 1970’te Kartal’daki İstanbul Bölgesi İşçi Birliği (İBİB) bir toplantı düzenleyerek 1 Mayıs’ı kutladı. Daha sonra 1975’te Türkiye Sosyalist İşçi Partisi (TSİP) tarafından İstanbul Tepebaşı’nda bir salon toplantısı düzenlenerek 1 Mayıs kutlaması gerçekleştirildi. TSİP’in İstanbul’da düzenlediği yürüyüş Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından yasaklandı. TSİP Bursa’da ve Eskişehir’de de kutlamalar örgütledi.
1 Mayıs, kurulduğu yıllardan başlayarak Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Yürütme ve Yönetim Kurulu toplantılarının gündeminde oldu. DİSK Yürütme Kurulu’nun 1969 1 Mayıs’ı öncesinde yayınladığı bildiride 1 Mayıs, “Bütün dünya emekçilerinin daha mutlu bir yarına, daha güvenilir bir yaşama kavuşmak için giriştiği mücadelelerin birleştiği” gün olarak değerlendiriliyordu. DİSK Yürütme Kurulu 1 Mayıs 1970’te bir bildiri ile 1 Mayıs’ı kutladı. Bildiri siyasi bir hedef de gösteriyordu: “Sosyalist bir Türkiye kurma yolundaki engelleri demokratik yollardan bir bir aşarak, işçi-köylü ittifaklarının en verimli sonucunu elde etme sürecinde emekçi halkımızı, emekten yana aydınların ve Anayasamızın bekçilerinin güven ve desteğiyle memleketi yönetmeye hazırlanmamız en önemli görevimiz olarak durmaktadır.” 1971’de 12 Mart döneminde DİSK Yürütme Kurulu, Bölge temsilciliklerinin “tören veya toplantı, bildiri yayınında serbest bırakılmasına, mahalli şartlar dikkate alınarak kendi imkânları ile 1 Mayıs işçi bayramının kutlanmasına” karar verdi.
Yarım asırlık “yasaklamalarla, tutuklamalar, kan ve acı ile” 1976 yılına gelinmişti. 1 Mayıs’ın meydanlarda ve kitlesel olarak kutlanması fikri, 13 Şubat 1976’da İstanbul Spor ve Sergi Sarayı’nda yapılan DİSK’in kuruluş yıldönümünde ortaya çıktı. Bu toplantının güvenliğinden sorumlu olan Maden-İş Genel Sekreteri Memet Ertürk bu önemli karar ânını şöyle anlatmaktadır: “Toplantının sonuna doğru Kemal Türkler’e, ‘Başkan eğer DİSK Yürütme Kurulu karar alırsa 1976 1 Mayıs’ını kitlesel bir şekilde kutlama gücümüz var. Yarım asırlık bu yasağı bu sene Taksim meydanında kırabiliriz’ dedim. Kemal Türkler henüz toplantının heyecanını ve etkisini taşıyan DİSK Yürütme Kurulu’na bu teklifi hemen orada götürdü ve orada 1976 1 Mayıs’ının Taksim’de kitlesel bir şekilde kutlanması için prensip kararı alındı.”
DİSK Yürütme Kurulu 27 Şubat 1976 tarihinde, “1 Mayıs İşçi Dayanışma Bayramının coşkun ve yığınsal bir biçimde kutlanmasına, (…) üye sendikalara bir talimat yazısı yazılarak 1 Mayıs için şube, bölge ve işyeri düzeyinde hazırlıkların başlatılmasına, kutlama hazırlıklarının yürütülmesi ve tertip komitesinin oluşturulmasında Kemal Nebioğlu, Memet Ertürk, Mehmet Karaca ve Müşir Kaya Canpolat’ın görevlendirilmesine” oybirliğiyle karar verdi. Aynı toplantıda, “1 Mayıs’ın dünyada ve Türkiye’de tarihçesini anlatan bir broşür hazırlanması” da karara bağlandı. “DİSK’in hazırladığı ‘1 Mayıs’ broşürü de kutlamanın daha bilinçli bir zemine oturmasına katkıda bulundu.” Broşürün kapağında yer alan ressam Orhan Taylan’ın çizdiği dünyayı iki elin avuçlarının içinde gösteren çizim sonraki yıllarda da yaygın bir biçimde kullanıldı.
1976 1 Mayıs’ı, Türkiye’de kitlesel ve görkemli bir mitingle kutlanan ilk 1 Mayıs oldu. Türkiye işçi sınıfı DİSK öncülüğünde 1 Mayıs bayrağını meydanlarda yükseltti. 1 Mayıs 1976 disiplinli, görkemli bir miting oldu. DİSK’e bağlı sendikalar, çok sayıda Türk-İş üyesi işçi, 30’un üzerinde gençlik ve meslek örgütü ve siyasi partilerin katıldığı miting sabahın erken saatlerinde başladı. İlerici Gençler Derneği Tiyatro Kolu, yol boyunca sergilediği ‘Grev’ adlı oyunu Taksim’de kürsünün önünde de tekrarladı.
DİSK ve Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler kürsüye geldiğinde sendika flamaları dalgalanıyor, alan adeta yıkılıyordu.
1 Mayıs’ın kitlesel olarak kutlanması için büyük çaba harcayan DİSK Genel Sekreteri İbrahim Güzelce kutlamaları göremedi. Güzelce, yakalandığı amansız hastalık sonucu 11 Nisan 1976’da aramızdan ayrılmış; 14 Nisan 1976’da düzenlenen kitlesel bir cenaze töreniyle defnedilmişti.
İşçiler nasıl örgütlü, düzenli ve disiplinli bir şekilde toplanmışlarsa öyle de dağıldılar. Yarım asırlık yasak kırılmıştı. Ve alanda son slogan yankılandı, “Haydi 1 Mayıs 1977’ye!”
1977, 1978, 1979, 1980… 1. Mayıs kutlamaları sürdü. Bugün “bütün konfederasyonlar” ve “bütün sendikalar” 1 Mayıs’ı dünya işçilerinin birlik ve dayanışma günü olarak kutluyorlarsa, bu DİSK’in ve onun açtığı yoldan yürüyen işçi kitlelerinin eseridir. Artık aramızda olmayan Türkiye sendika hareketini en çok etkilemiş işçi lideri Kemal Türkler başta olmak üzere İbrahim Güzelce’yi, Memet Ertürk’ü, Mehmet Karaca’yı, Şinasi Kaya’yı sevgi, saygı ve özlemle anıyorum… Ve 1 Mayıs’lara omuz vermiş, bugünlere taşımış nice işçiyi, sendikacıyı, emek dostunu.
*1980 öncesinde işçi sınıfının yolunda gençlik mücadelesiyle yer almış, 1983’ten itibaren Kristal-İş ve Birleşik Metal-İş sendikalarında uzman olarak aktif görev üstlenmiş olan Can Şafak; emek tarihi, toplu sözleşme ve sol siyasal tarih üzerine kaleme aldığı kitap ve makalelerle tanınıyor. DİSK tarihi ve Kemal Türkler üzerine yapılan en kapsamlı çalışmaların da yaratıcısı olan Şafak, bugüne dek birçok sendikal yayına katkı sundu.
HABER MERKEZİ